Moskova’da 5 saat 40 dakika süren Erdoğan-Putin görüşmesi sonunda bir bildiriyle uzlaşma sağlandı ve ateşkes kararı alındı. İçerideki gündeme gelirsek: Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ile girdiği “Şehitler Tepesi” polemiği sırasında kullandığı bir cümle dikkatimi çekti. Erdoğan, Kılıçdaroğlu’na şöyle sesleniyor: “Benden telefon bekliyormuş çok merak ediyorsan arardın gerekli bilgiyi verirdik.
Sen ara niye aramıyorsun?” Burada, eğer iyimser düşünürsek, bazı olumlu ipuçları saklı: Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ın kendisini aramasını ve gelişmelerle ilgili bilgi vermesini bekliyor. Erdoğan da diyor ki, “Benim aramamı bekleme, sen beni ara...” (maalesef hakaret fırtınası arasında bu cümle dikkatlerden kaçtı).
Cumhurbaşkanı, Moskova’daki zorlu görüşmenin dönüşünde, CHP liderini arayamaz mı? Suriye politikası dahil, temel kritik konuları birlikte konuşup, birbirlerine danışamazlar mı? Makul olan, ilk hamlenin iktidardan gelmesi ve yeni bir diyalog zemini oluşmasıdır. “Haysiyetsizdir, onursuzdur, şerefsizdir, alçaktır, haindir” gibi sözleri ne yazık ki muhalefet ve iktidar tarafları birbirlerine söyledi.
Kimin hangi koşullarda kime ne söylediği, neden söylediği ise artık yargıya intikal etti... Bunca can sıkıcı gelişmeye ek olarak endişe verici olan, iktidar-muhalefet ilişkisinin aşırı sertleşmesi. Karşı tarafı düşman işbirlikçisi gören, ihanetle suçlayan, ya da öyle göstermek isteyenler artıyor...
Örneğin dünkü gazetelerden birisi manşetten Kılıçdaroğlu’nun fotoğrafının yanında o tekrarlanan hakaretleri sıralamış… Gazeteciler de dahil olmak üzere, görüşleri topluma ulaşan herkesin, çatışmayı tırmandırıcı yaklaşımlardan kaçınmasında yarar var.
Sorumlu ve özenli