Kuzey İrlanda’nın başkenti Belfast’tayız. İç savaşın sona ermesinin 20’nci yılı. “Hayırlı Cuma” anlaşmasından (22 Mayıs 1998) bu yana, 40 yıl süren kanlı savaş sonra ermiş, silahlar susmuş durumda.
Demokratik Gelişim Enstitüsü’nün (DPI) düzenlediği bir dizi toplantının ardından çatışmaların en yoğun yaşandığı Batı Belfast’ın mahallelerindeyiz. Yan yana yükselen duvarların ayırdığı mahalleler, “Kraliyetçiler” ve “Cumhuriyetçiler” diye ayrılıyor. Kraliyetçiler İngiltere’ye bağlı bir İrlanda istiyorlar. Cumhuriyetçiler ise bağımsız İrlanda’dan yanalar. 20 yıllık barışa rağmen, mahalleler hala ayrı ve birinden diğerine demir kapıyla geçiliyor. Bu demir kapılar gece 22.30’da kapanıyor. Otobüsümüz bir demir kapıdan “Kraliyetçi” mahalleye giriyor. Bizi şişman, güleryüzlü, hoparlöre ihtiyaç duymayan, gür sesiyle “Hoşgeldiniz” diyen Mark Tracey isimli rehber karşılıyor. Dünyanın “barış duvarı” olarak bildiği ünlü 5 kilometrelik duvarın dibindeyiz. Rehber Mark Tracey, önce kendini tanıtıyor: “16 yaşındayken silahlı paramiliter bir grup olan Ulster Birliği’nin gençlik örgütlenmesine girdim.