MHP lideri Bahçeli’yi dinlerken ülkemiz demokrasisi adına üzülüyor, endişeleniyorum. “Rütbelerini sökün, maaşlarını kesin…” diyor. Orada da durmayıp çok ağır hakaret sözcüklerini arkası arkasına sıralıyor. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi yargıçlarından Rıza Türmen, bu yaklaşımın siyaset kanallarını tıkadığı kanısında: “Kamuoyunda serbest bir tartışma ortamı olmadığı için açıklamalar, bildiriler ile oluyor. Serbest bir tartışma ortamı olsaydı, her türlü fikir serbestçe söylenebilseydi, iktidar böyle bir ortam yaratsaydı, böyle bildirilere gerek kalmazdı.”
Askeri darbelerin mağdur ettiği, militarizmi hiçbir zaman kabullenmemiş, deneyimli bir kişi olarak, amirallerin açıklamasının darbe niyeti içermediğini söyleyebilirim. Bununla birlikte, hafife alınamayacak ölçüde ciddi bir bildiriyle karşı karşıyayız. Bildiri, darbe mesajı içermemesine karşın, dikkate alınması gereken bir tabloyu önümüze koyuyor.
Emekli de olsa uzun yıllar askerlik yapmış, amiral rütbesine, kuvvet komutanı rütbesine yükselmiş askerlerin duygularını dile getiriyor. Halkın ezici kesiminin askeri darbelerin karşısında olduğunu düşünüyorum. Bu konuda deneyimli bir halkımız var. Ancak, çok ciddi şikayetlerin, kendini ifade edememe hallerinin, eleştiriyi yutkunarak dile getirmenin sıkıntısı da görülüyor.
Herkes susunca…
Bahçeli, bu hükümetin ortağı. Söylediklerinin bir kısmı, kısa sürede kanuna veya uygulamaya dönüşebiliyor. HDP kapatılsın, bir daha onlar gibi düşünenler parti kuramasın! Bildiri yayınlayan emekli amiraller yok edilecek düzeyde cezalandırılsın!
Anayasa Mahkemesi kapatılsın, iktidarın emrinde olacak biçimde yeniden açılsın! Hapistekiler çıkmasın, diğerleri de onların yanlarına gönderilsin! Adeta yargıya ve idareye talimat veriyor. Ülkemiz, muhalif siyasi partilere, farklı düşünenlere siyaset yapma alanı bırakmayan bir otoriterleşmeye itiliyor. Bu kadar basınç, toplumda umutsuzluk, çaresizlik ve öfke birikimine yol açıyor. Siyaset yapmak, muhalefet etmek iyice zorlaşıyor.