Cumhuriyet devrimleri; Batı tipi modernleşmenin ve ulus devletlerin kurulma sürecinin, Fransız İhtilali’nin ürünü olan “aydınlanma”nın ülkemiz koşullarına uyarlanması veya bizim kültürel dokumuzla şekillenmesi olarak görülebilir.
Laiklik, Medeni Kanun, Hilafet ve Saltanat’ın kaldırılması, Tekke ve Zaviyelerin kapatılması, Latin Alfabesi’ne geçiş… Bunları “yerli ve milli” olarak görenler de var “ithalat” olarak görenler de. Kim ne derse desin, bu değişiklikler, İbrahim Kalın’ın da işaret ettiği gibi 150 yıllık, hatta aslında daha eskilere dayanan bir sürecin sonucu.
Yunan klasiklerini Araplar çevirdi
Emeviler ve Abbasiler döneminde eski Yunan felsefesinin eserleri Arapça’ya çevrildi. Avrupa, bir ölçüde “Eski Yunan”ı yeniden bu Arapça eserlerden öğrendi. Uygarlık elden ele geçen bir bayrak gibidir. Bazı dönemlerde, bazı toplumlar bayrak yarışının başını çeker, insanlığın gelişmesine, ilerlemesine, teknolojiye, sosyal yaşama, mutluluğa öncülük ederler.
İlk tiyatro festivalinin Atina’da sergilendiği söylenir. Sonra dünyanın değişik yerlerinde oyunlar salonları doldurur. Göçebe Türkmen topluluklarının birçoğunda kararlar savaşçılarla birlikte alınır, o dönemin koşullarına özgü bir göçebe demokrasisi uygulanırdı. Arap-İslam dünyasında meşveret de benzer özellikler taşır. İlk İslam Halifesi Hz. Ebubekir, Saif Çardağı’nda yapılan oylamayla seçilmiştir. Hz. Ali kendi yokluğunda yapılan bu seçimi doğru bulmadığını ilan etmiştir.
Uygarlık ortak miras