Her Amerikan başkanının görev süresini tanımlayan krizler vardır. 11 Eylül saldırıları George W. Bush'un iki dönem başkanlığına damga vurdu; babası da Irak'ın Kuveyt işgaliyle hatırlanır. Ekonomik krizden toparlanma Obama'nın göreviydi. COVID-19 salgını Donald Trump'lı yıllara damga vurdu. Ukrayna da Joe Biden'ın başkanlığının belirleyici krizi olacağa benziyor. Oysa ne Biden'ın ne de ekibinin göreve başlarken böyle bir niyetleri vardı. Obama'nın üçüncü dönemi olarak yorumlanan bu yönetim geçmişin hatalarından ders almış, ülkeyi daha ileriye götürmenin planını yapıyordu. 2011'de Obama yaptığı konuşmada ABD'nin dünyadaki her çatışmaya artık koşmayacağını beyan etmişti. Joe Biden da öncelikle Ortadoğu'yla ilgilenmemeye kararlıydı. Bu coğrafyada neyle uğraşılsa sonuç alınamayan bir vakit kaybıydı. Rusya da siber saldırıları ve askeri gücü dışında ciddi bir tehdit değildi ABD'ye. İtalya'nın ekonomik üretimi bile Rusya'dan daha fazlaydı. Amerika'nın bir numaralı rakibi Çin'di, yeni yönetim de bütün enerjisini yaklaşan tehdide yoğunlaştırmak istiyordu. Dahası, ABD de kendi içinde bölünmüş, başkentinde ayaklanma yaşanmış, ülkedeki kutuplaşma çoğalmıştı. Evde yapılacak işler dışarıda...