Anladığım kadarıyla bu aralar sıkça duyduğumuz “adamlık” kavramı bir ahlaki mertebeyi işaret etmek için kullanılıyor. Son beş, belki de 10 yıldır en fazla da futbolcular tarafından sahiplenildi, yayıldı. Eşine “kürtaj dayağı” atan futbolcu Burak Yılmaz her şeyinin eleştirilebileceğini ama adamlığının tartışılmayacağını söyledi. Gazeteci Bilal Meşe’ye saldıran Arda Turan futbolculuğunu değil adamlığını miras olarak bırakmak istediğini vurguladı. Bir başka Galatasaraylı futbolcu ona destek olurken büyük harflerle ADAMlıktan dem vurdu.
Aslında adamlığı sık sık vurgulayanların kastettiklerinin çok ötesinde bir hayat yaşadıklarını, adamlık kriterlerini bizzat çiğnediklerini görmek mümkün. Kadına el kaldırmak adamlığa girer mi mesela? Adamlık bu açıdan ulaşılması imkânsız ama sürekli özenilen bir standarda benziyor.
Kuşkusuz bu eril dilin gündelik ahlakı dikte etmesi yeni değil; çocuklara büyüdüklerinde adam olmaları tavsiye ediliyor, toplumun yaygın kabul ettiği değerler ölçüsünde hareket etmek adam gibi davranmakla eşitleniyor.