Meral Akşener o gün yola çıktığında aslında aklında Ekrem İmamoğlu'nun adaylığını Saraçhane'de belediye binasının önünde açıklamak vardı. Yaptığı konuşmada bir tek o cümleyi söylemedi zaten, ama bütün Türkiye'ye mesajı gayet net iletti. Mesajın bir hedefi de Altılı Masa'ydı. O gün yola çıkarken Kemal Kılıçdaroğlu'nu aramaya gerek dahi duymamış; belli ki bu işin CHP liderine bırakılmayacak kadar önemli olduğunu düşünüyor. Akşener'in attığı her adım doğruydu. Hem büyük bir demokrasi mücadelesinin fitilini ateşledi, hem kendisini muhalefet lideri olarak konumladı. En önemlisi Türkiye'ye umut verdi. O gün büyük bir meydan okumayla seçim yolculuğu başlatılabilirdi. Ancak üzerinden sadece birkaç gün geçmesine rağmen o akşam yakalanan rüzgar ısrarla söndürülmeye çalışılıyor. Bunu yapan da iktidar ya da iktidar medyası değil. İmamoğlu'nun aslında aday olamayacağını, ibrenin yeniden Kemal Kılıçdaroğlu'na döndüğüne dair mesajları pompalayan muhalefetin ta kendisi. Daha da açık söylemek gerekirse CHP yönetimi. Özellikle Genel Merkez'e yakın medyada "İmamoğlu imkansız," mesajı ezberletilmiş. Bunun Türkiye'nin geleceğine dair endişe taşımayan isimlerin tercihi olduğu ortada. Bugünlerde CHP...