Bundan 10 sene önce, yine AK Parti'nin neden kazanıp CHP'nin sürekli kaybettiğinin konuşulduğu günlerde, dünyanın en önemli yatırım bankalarından birinin Türkiye sorumlusu bir arkadaşımla buluştum. Ne zaman AK Parti'ye gitseler karşılarında dersine çok iyi çalışmış, rakamlarla konuşan, ellerinde iPad'ler, ekranda PowerPoint'lerle sunum yapan, dahası çok iyi İngilizce konuşup sordukları sorulara net yanıtlar bulan bir ekip bulduklarını anlattı bana. AK Parti'den çıkıp CHP'ye gittiklerindeyse karşılarında artık o gün piyango kime vurduysa onu buluyorlar, ne bir hazırlık ne de bir sunumla karşılaşıyorlardı. Hurşit Güneş gibi isimlerle yaptıkları toplantılarda veri konuşmak istiyorlar, aldıkları yanıt "Siz o rakamlara güvenmeyin," oluyor. Bu küçük bir örnek olabilir, ama iki partinin dünya vitrininde nasıl çalıştığını ve kimin profesyonel, kimin amatör olduğunu iyi anlatıyor. Neden uzun yıllar kimin kazanıp kimin kaybettiğini de. Özellikle CHP bunca yenilgiye rağmen kendi içindeki ataleti bir türlü çözemedi, partiye dinamik ve parlak beyinleri getiremedi. Bilakis uzaklaştırdı, köhne bir parti olarak kaldı. Hala seçimin ertesi gününe dair nasıl bir hazırlıkları var, kadroları kim...