Öğle yemeğinde buluştuğum kişi az ilerideki masada Ekrem İmamoğlu'nun oturduğundan emindi. Ben küçük bir araştırma yaptım; garsona "Ekrem Bey kiminle yemek yiyor?" diye sordum yani. "Bir bilgim yok," dedi ama hangi Ekrem Bey'den bahsettiğimi anladığından emin değilim. Takım elbiseli, gözlüklü herhangi bir iş adamı, yahut sahiden Ekrem İmamoğlu da olabilirdi yan masadaki. Zaten ben de iş yemeği için Da Mario'daydım. AK Parti kulislerini almak için uzak bir köşede bir kaynağımla kaynatıyorduk. (Olay Ramazan'dan çok önce geçiyor.) Politikacılar, iş dünyası, medya, sanatçılar... Herkes ama herkes bir işi olduğu için Da Mario'ya geliyor zaten. Etiler'de zaman zaman benim de mecburen yolumun düştüğü bu villa Türkiye'de Batı mutfağına ait restoranların ilk açıldığı yıllardan kalma bir yer. Kendi kişisel tarihimde buraya o unutulan aşkın ilk günlerinde Reha Muhtar ve Gülşen'le birlikte, Hülya Avşar'la bir televizyon programı konuşmak gibi vesilelerle gitmişliğim var. Bugüne kadar iş görüşmesi dışında Da Mario'ya gitmek isteyen tek bir kişi tanıdım, o da evindeki Chesterfield kanepeye kadar klasikten vazgeçmeyen sevgili arkadaşım Kürşat Başar. AYAKLARIM GERİ GERİ...