Birkaç gündür Türk medyasında içeriğin paralı olması tartışılıyor. Demirören grubunun yayın organlarını yöneten Mehmet Soysal yazdı, ama Fatih Altaylı'nın yazdığı gibi nedense bu kadar etkili bir konumda olmasına rağmen uygulamaya koymadı ve şimdilik sadece okurla dertleşiyor. Web 1.0 günlerinden beri Türkiye'de de tartışılan ama sonu hiçbir yere varmayan bir mesele içeriğin ücretlendirilmesi. Ancak bu tartışmalar nedense içeriğin bedava sunulduğu, medya tüketicisinin okumaya veya izlemeye alıştığı varsayımına dayanıyor. Oysa, iletişim araştırmalarına ekonomi politik perspektifinden yaklaşanların altını çizdiği gibi serbest piyasada "bedava" sunulan her ürünün aslında ağır bir bedeli vardır. Buna medya da dahil. Medya kendi izleyici kitlesini aslında farkında olmadan çalıştırır ve bu düzen Marxist öğretiye göre özünde bir emek sömürüsüdür. Televizyonda reklam dayatılan izleyici rızası olmadığı bir kamuoyu yoklamasının, bir pazar araştırmasının parçası yapılır dev şirketler tarafından.