FATİH Akın’a gösterilen tepkiyi bir şekilde anlıyorum. Eğer azınlıksanız (Almanya’da bir Türk mesela) kendinizi ayrıştırmak için tabu konulara resmi ideolojiye meydan okuyacak bir duruşla yaklaşmanız zorunluluk olarak dayatılır. Kendi ülkesini kötülemese Halil Berktay’ı ABD’de kim ne yapsın ya da taktik alıp bir anda Ermeni konusunu işleyen Elif Şafak’ın kitapları neden yurtdışında basılsın...
Oyunun kuralı bu. V.S. Naipaul da Zadie Smith de bu formülü uygulayarak başarıya ulaştı. Bir azınlığa ayrılan küçücük bir alandan sıyrılmak için yapmak zorunda bırakılıyorsunuz.
Önceki gün yıllardır uzaktan tanıdığım ve bu konularla hiç ilgisi olmadığını bildiğim bir reklam yönetmeninin yurtdışında festivallere katıldığını okudum. Tabii ki Kürt meselesine dair bir film yapmış... Sırf yurtdışında kabul görebilmek için kendi özgeçmişlerine Ermeni soylarını ekleyen, bir sonraki filmlerinde de sonradan icat ettikleri Kürt kökenlerinden bahseden filmciler biliyorum.