Türkiye'nin en zengin işadamı Ömer Koç'la eve Yemeksepeti'nden sipariş getiren gencin pek az ortak noktası var. Ama kullandıkları telefon ikisini de aynı kayıkta buluşturuveriyor işte. Asgari ücretle çalışan genç de milyarder bir işadamı da aynı akıllı telefonu kullanıyor. Steve Jobs yıllar önce iPhone'u tanıttığında lüksü de demokratikleştiriyordu. O yıllarda cep telefonu hala bir statü simgesiydi. Aynı işlevi gören binlerce farklı modelden daha pahalılarını zenginler kullanıyor, garibana da ucuz modeller düşüyordu. iPhone'la birlikte bu ayrım ortadan kalktı. İyi mi oldu kötü mü, bilmiyorum. Ama gizli işsiz denebilecek bir sürü gencin maaşından, harçlığından artırıp, bin bir zorlukla, bir dolu taksitle akıllı telefon aldıklarını biliyorum. Kendilerini sadece bu objeyle biraz daha ayrıcalıklı ve varlıklı hissediyorlarsa, varsın alsınlar tabii.Ancak giderek akıllı telefon almanın zorlaştığı da ortada. Silikon Vadisi yenilik konusunda yavaş ilerliyor artık, tüketici de her sene çıkan modellere "upgrade" etmektense ellerindeki telefonu daha uzun süre, ölene, bozulana kadar kullanmayı tercih ediyor. Apple 10. yıldönümünde iPhone fiyatını bin dolar barajının üzerine çıkardı. Artık bir cep telefonu birçok dizüstü bilgisayardan daha pahalı. TELEFON SİPARİŞLERİ KESİLDİ Bizde yükselen döviz kuru iPhone fiyatını adeta bir ev kredisi peşinatına dönüştürdü. Bunun üzerine bir de astronomik bir vergi bindi. Önceki gün merak ettim, kullandığım telefonun üzerine yaklaşık 4 bin TL vergi biniyor. Neredeyse iki aylık net asgari ücret bu. Ya da Nişantaşı'nda bir aylık ev kirası. Geçtiğimiz yıllarda özellikle ABD'den getirmek için sık sık iPhone siparişi alırdım tanıdıklardan, son zamanlarda bıçak gibi kesildi. Yurtdışından getirilen telefonu kaydettirmenin giderek zorlaşması, üzerine 500 TL gibi astronomik bir ücret verme zorunluluğu insanların hevesini kırdı. Yetmiyormuş gibi şimdi bu ücret 1500 TL'ye çıktı. Yüzde 100'ün bile üzerinde, eşi benzeri görülmemiş bir zam oranı bu. İnternet forumlarında insanı suça teşvik eden yöntemler öneriliyor şimdi; IMEI kopyalamak gibi. Yükselen içki fiyatlarının insanları evde içki yapmaya itmesini andırıyor bu süreç.Ekonomik sıkıntı yaşayan devlet yaraları sarmak için bir yerde çözüm arayacak elbette. Bugüne kadar vergi yükünü sırtlayan genelde beyaz yakalılar oldu zaten. ABD'den gelen Kemal Derviş Amerikan özgürlük anlayışını hiç öğrenmemiş olmalı ki yurtdışına gidenlerden 15 TL almaya başlamıştı mesela, insanın seyahat etme özgürlüğüne darbe indirerek. Yurtdışına çıkanlara bu cüzi ücretin koymayacağı düşünülmüştü, hepimiz de kanıksadık. Geçici tedbirler genelde Türkiye'de kalıcı olur, şimdi o pul ücreti de 50 TL oldu; satın alma partisine göre görmezden gelinecek kadar cüzi bir ücret değil artık.Beyaz yakalıları cezalandırmanın anlaşılabilir bir mantığı vardı eskiden. Yüksek gelir sahiplerinin daha fazla vergi ödemesi topluma olan yükümlülüklerinden gelir; gelişmekte olan bir ülkede lüks tüketimin de bir bedeli olması da anlaşılabilir.