Her şey zabıta baskınıyla başladı
Yayın yönetmeni Metin Yılmaz’ın telefonu çaldığında birinci sayfanın manşetini düşünüyordu. Sözcü bir manşet gazetesi olduğu için en önemli unsur kapaktaki slogandı. Henüz yazı işleri toplantısına epey vardı ama önündeki ekrandan akan haberlerden hangisinin tepeye çıkacağı aşağı yukarı belliydi.
Telefon o sırada çaldı. Arayan yaklaşık beş yıldır mecburen Londra’da yaşayan patronu Burak Akbay’dı. Babası, efsane gazeteci ve “Gölge Adam” olarak nam salan Ertuğrul Akbay hayatını kaybettikten sonra annesi Boğaz’daki evde yaşamaya tek başına devam ediyordu. Ancak o sabah belediyenin zabıta ekipleri kapıya dayanarak yaşlı kadına panik yaşatmıştı. Oğlu uzaktaydı, eli kolu bağlıydı. Yılmaz’ı arayarak durumu iletti, gazetenin avukatı derhal yola çıktı ve zabıtanın neden geldiğini anlamaya çalıştılar.
Ama anlayamadılar.
Ne Sözcü’nün avukatına ne de Metin Yılmaz’a açıklama yapıldı. Yılmaz hemen seçim döneminde karşılıksız destek verdiği İmamoğlu’nu aradı ama başkan telefona çıkmadı. Zabıta da herhangi bir bilgi vermedi. Sözcü bu sessizliği ve zabıta hamlesini İnternet sitesinde çıkan ve belediyeyi zor durumda bırakan iki haberin misillemesi olarak yorumladı ve İstanbul Belediye Başkanı’na karşı tavır aldı.