Dünyanın çok hızlı değişen büyük şehirlerinin aksine Londra'da hala tek değişen hava durumu. Birçok kitapçı burada açık, üstelik hiçbiri sinek de avlamıyor. Dahası hala kağıt gazete okuyanlar var. Önceki akşam metroya binerken uzun yıllar sonra elime ben de kağıt gazete aldım ve Evening Standard'ı okurken ölü bir kültürün arasında geziniyormuş gibi hissettim. Ama çok da hoşuma gitti.Evening Standard birkaç sene önce bütün iş modelini değiştirerek Londra'da bedava dağıtılan bir gazete olarak yayımlanmaya başladı. Sadece reklam geliriyle ayakta kalıyor, hemen her sayfasında da ilan var, ama gazete reklam vereni tatmin etmek için de çok fazla baskı yapıyor. Dağıtım ve baskının ne kadar masraflı olduğunu düşününce bu kadar ilana rağmen bile masraflı bir operasyon. Yine de iş modelini değiştirerek ayakta kaldı ve batmaktan kurtuldu Standard. RUS MİLYARDERİN GAZETESİ Gazetenin mizanpajı, bölümleri, haber dili, kullanılan fotoğraf ve başlıklar epey çarpıcı. Ama biraz fazla Boris yanlısı mı diye düşünmedim değil. Önceki gün birinci sayfasında Brexit sürecini İşçi Partisi lideri Jeremy Corbyn'in yönetemediği, bu yüzden solcular arasında bile popülerliğini yitirdiğini yazıyordu gazete. Buna karşılık şu anki Başbakan Boris Johnson'ın beğenilme oranı daha yükselmiş. Evening Standard çok da prestijli olmayan bir ankete dayanarak atmış bu manşeti. Zaten başında daha önce muhafazakar partiden milletvekilliği yapmış bir gazeteci var, daha önce de gazete Boris Johnson'ın belediye başkanlığını desteklemişti.Gazetemi alıp eve gittim, akşam Brexit'i köpürten, ülkenin karıştırıcı figürlerinden Nigel Farage'ın programında Donald Trump'ı dinledim. O da Boris Johnson'ın İngiltere için ne kadar faydalı olacağını anlattı. (Jeremy Corbyn seçim kampanyasında İngiltere'de eşi benzeri görülmemiş şekilde Trump'ı hedef alıyor.)Bütün bunlar tesadüf değil elbette. İngiltere'nin geleceği için belli güç odakları Boris Johnson'ı istiyor. En önemli güç odağının kim olduğunu bulmaksa hiç zor değil. Farage tam bir Rus kuklası, Evening Standard'ı batmaktan kurtaran patron bir Rus milyarder, Brexit referandumuna tıpkı Trump'ın seçilmesine olduğu gibi Rusya'nın müdahale ettiği ortaya çıktı. Kısacası herkes Putin'e çalışıyor. Ben yıllar sonra Londra'da basılı gazete okurken Türk medyası da Hürriyet'teki işten çıkartmaları konuşuyordu. Ortak özelliği sendika üyesi olan ve aralarında yöneticilerin de bulunduğu birçok gazetecinin işine telgrafla son verildi. Kimisi işten atıldığını e-mail adresleri çalışmayınca anladı. Bunun üzerine gazetenin yayın yönetmeni ve Naim Dilmener, Gülse Birsel gibi yazarlar istifa etti. (Ayşe Arman'ın istifası da bu olayların peşine denk geldi, ama bu bir tepki istifası değil. Ayrıntıları daha sonra yazacağım.)