Paper Moon'un kapısından ilk kez içeri girdiğimde oraya ait değildim. Cihangir'de takılıyor, grunge giyiniyor, Etiler'i küçümsüyordum. Bütün bunları yaparken de hayatımı yazdığım dedikodu sütunundan kazanıyor, o sütunun Paper Moon'un barında konuşulanlarla dolması gerektiğini kavrayamıyordum. Paper Moon da benim oraya ait olmadığımı biliyordu ve kapının önünde epey bir süzdükten, sorguya çektikten sonra içeri aldılar. Dünyada başka bir şehirde bir alışveriş merkezinin içindeki bir İtalyan lokantasının kapısından çevrilmek imkansız olsa gerek. Ama İstanbul'daki Paper Moon bir anlamda Türkiye'nin değişiminin, oluşan yeni kültürün ve sermaye sınıfının da habercisi gibiydi. İstanbul'un en lüks lokantasının bir AVM'de olacağına kim inanır? Ama Paper Moon iktidar sahiplerinin AVM'yi sahiplenmelerinin belki de ilk durağı oldu. O günden sonra da AVM'den çıkmadık sanırım. KİMLER GELDİ KİMLER GEÇTİ