Yaklaşan yerel seçimler için 24 Haziran'dan çıkarılacak tek bir ders varsa Kürt hareketiyle kurulacak ittifakın seçmenlerde karşılığının olmadığı. Diğerlerinin hep iki adım önünde olan iktidar partisi yükselen milliyetçilik dalgasını önceden gördüğü için buna göre pozisyon aldı. Bir aralar televizyonlarda saz çalan, yazdığı öykü kitabı Cihangir'de çok beğenilen Selahattin Demirtaş'ın yakaladığı rüzgar dinmiş meğerse. Muhalefet gafil avlandı. Siyaset sahnesine "Faşist teyze" imajıyla çıkıp milliyetçilerin oylarını bölmesini bekleyen Meral Akşener solculardan bile daha sol bir söylem tutturdu, Kürt halkına sıcak mesajlar verdi. İzmirli teyzelerin prensi Muharrem İnce ise gidip cezaevinde Demirtaş'ı ziyaret etti; İzmirli teyzelerin gözle görünür Kürt düşmanlıklarına rağmen. Kağıt üzerinde, ilke ve demokratik teamüller adına olumlu adımlardı bunlar kuşkusuz. Kutuplaşan, bölünen toplumlarda siyasetçilerin böyle adımlar atması çözüm için çok değerli.Ama bu hamlelerin sandıkta kazandırmadığı da ortaya çıktı. Siyaset sadece kazanmaya endeksliyse bu strateji tutmadı. Zaten strateji olduğu da belliydi, samimi değillerdi. Dertleri, olası bir ikinci turda Kürt oylarını almaktı ve bu arzularını aç bir tüccar gibi çok belli ettiler. Ne ikinci tur oldu, ne Kürt halkı kandı. En önemlisi MHP oylarını korudu ve kilit parti oluverdi. Hani HDP iktidarın bütün planları bozacaktı?