Nasıl tanıştığımızı hatırlamıyorum, ama İstanbul’da medya-iş dünyası-sanat-akademi herkesin birbirini tanıdığı küçük bir dünya ve bir şekilde hepimizin yolu kesişiyor. Gazeteciliğin de en az yüzde 50’si ilişki kurmak, o ilişkileri gerektiğinde kullanmak. O yüzden tanıştıktan sonra muhabbetin ilerlemesi, zaman zaman görüşmek, arada sırada telefonlaşmak biraz da bu işin parçası. Aynı zamanda sempatik de biri, muhabbeti hoş; her seferinde bir başkasına anında aktarılacak bir tespiti ya da esprisi oluyor. Onunla dostluk kurmaktan memnunum. Ama o bu dostluktan tam olarak ne anlıyor, hala emin değilim.
“Görüşelim,” diye telefonlaştığımızda “Bu akşam bir kanala çıkıyorum, çıkışında görüşebiliriz,” diyor mesela. Elinde tuzlukla hangi televizyon programına çağrılsa gidiyordu bir aralar, ama bu programlar da genelde gece yarıları bitiyor. O saatten sonra mı görüşeceğiz?