Kadri Gürsel'e medya panteon'unda özel ve ayrıcalıklı bir konum atfedilir. Hele hele çıtanın iyice düşmeye başladığı basında tartışmayı belli bir seviyenin üstünde tutmayı becerebilen bir köşe yazarı olarak bilinir. Haksız yere hapse atılmasına geniş çaplı bir itirazın gelmesi de yıllar içinde okurlarının onu belli bir seviyede görmesinden doğuyor olmalı.Cumhuriyet davası kapsamında hapse giren Gürsel yaşadığı mağduriyetleri "Ben de Sizin İçin Üzgünüm" adlı bir kitapta anlatıyor. Daha ilk sayfalarında şahsen tanıdığım, yazılarını takip ettiğim, televizyonda izlediğim ve hakkında hep olumlu düşündüğüm Gürsel'le bu kitabın yazarının aynı kişi olup olmadığını sorguladım.Pek çok okuru gibi onu kendisini günümüz medya düzeninden ayırmış, daha yukarıdan bakan, kişilerle değil kavramlarla uğraşan bir gazeteci olarak bilirdim. Kitaptaki Kadri Gürsel ise gündelik medya sitelerinin polemik yaratma çabalarına teslim olmuş, hatta bu düzene malzeme verme kolaycılığına yenik düşmüş gibi gözüküyor. Üzüldüm... AHLAKSIZ TEKLİF NE OLDU Daha ilk andan medya sitelerine malzeme olan bir sahneyle başlıyor kitap. O sıralar Milliyet'in yeni sahibi olan Erdoğan Demirören'le bir buçuk saat buluşuyor, patron ona seçimler yaklaşırken sert tonunu azaltmasını öneriyor, "Hükümeti tatlı tatlı eleştirin" diyor, ya da izne çıkmasını öneriyor. Gürsel ücretli izin teklifini "ahlaksız" diye değerlendiriyor, Demirören'in beş kere aynı teklifi getirmesinden dolayı rencide oluyor.Peki sonra ne yapıyor?Seçime doğru yazılarına ara veriyor ve izne çıkıyor. Ama gerekçesi patron ricası değil, patronun yaptığı "ahlaksız teklif" travmasını atlatmak için.