Bugüne kadar duyduğum en saçma savunma, geçen hafta Sibel Can’ın oğlu Engincan Ural’la ilgili bir magazin haberinde karşıma çıktı. Şişli’de “lüks bir otel”de kalan Ural’ın eşyaları çalınıyor, sanık da “Alkollüydüm, kendi odam sandım, ardından pahalı eşyaları görünce alıp kendi odama götürdüm” diye kendisini savunuyor.
Lüks bir otelin bir başka odasında kalabilen sanığın neden hırsızlığa yeltendiği bir muamma. Ural’ın kapıyı saat 11.00 gibi açık bıraktığı, sanığın da birkaç dakika içinde içeri girdiği kamera kayıtlarından tespit ediliyor. Daha öğlen olmadan odasının yolunu karıştıracak kadar sarhoş olan hırsızın eylemi sadece birkaç dakika sürüyor. Hollanda’da yaşayan sanığın yurtdışı yasağı kalktığı için bu davanın akıbetini de büyük ihtimalle öğrenemeyeceğiz.
BABA VE OĞUL
Ama eminim Engincan Ural merak iştahımızı kabartan başka haberlerin öznesi olmaya da devam edecek. Ait olduğu diğer ünlü çocukları kuşağına kıyasla ayrı bir yerde duruyor Ural. Seda Sayan’ın oğlu öyle ya da böyle amatör futbolcuydu, şimdi Acun ve Arda’yla takılıyor ve yine de peşinde bir gazeteci ordusu dolaşmıyor. İbrahim Tatlıses’in gerçek adı İbrahim olan ama “İbrahim Derya Oğlu”nun kısaltması İdo olarak bilinen oğlu müzikle uğraşıyor, iyi kötü bir şeyler üretiyor; onda da pek malzeme yok ama, biraz renksiz.