Geçen Çarşamba'dan beri aklımdan iki şey geçiyor. Bir kere Peter Morgan'a uzun ömürler diliyorum, yaşayıp bugünleri de yazsa. Hemen ardından da keşke biz de Osmanlı Hanedanı'nı ve sembolik olarak Osmanlı Sarayı'nı korusaydık da başkasının kraliyet skandalları yerinde kendi öz hakiki dramamızla vaktimizi harcasaydık, diye içimden geçiyorum. Cumhuriyet'i küçümsemiyorum, ama Dolmabahçe'de oturan bir Osmanlı ailesi turistik unsur olarak fena mı olurdu? Küçük oyuncak bebekleri, boyama kitapları, balonları, çay takımları ve tabii ki skandallarıyla... "Megxit" yani Prens Harry ve oyuncu eşi Meghan Markle'ın İngiliz Kraliyet Ailesi'nden "yarı zamanlı" ayrılıp yılın yarısını Kuzey Amerika'da geçireceklerinin fırtınası bende bu yaratıcı fikirleri tetikliyor. Bütün dünya bu drama'yı yakından takip ediyor, çünkü takip edilmeyecek gibi değil. Windsor'lar hakikaten de kendilerinden bekleneni kaç kuşaktır fazlasıyla veriyor. Kraliyet Ailesi gündemden düşmüyor çünkü hep malzeme üretiyor. Dahası, nedense insanüstü veya örnek model sandığımız, olmadık değerler atfettiğimiz bir ailenin çaresizliği, yer yer iğrençliği, beceriksizliğini gördükçe de hayret ediyoruz. Belki de, kim bilir, kendimizi daha iyi hissetmemizi sağlıyorlar. Bütün aileler sorunludur ama belki de bazılarımız en azından koskoca Kraliyet Ailesi'nden bile daha iyi durumdayız diye teselli buluyordur. SKANDALLA BAŞLADI SKANDALLA DEVAM EDİYOR