Geçen hafta Chicago’ya 40 km uzaklıktaki Indiana, Gary’ye beni bilinçaltım götürdü galiba. Bugünün Michael Jackson’ın ölüm yıldönümü olduğunun da farkında değildim yola çıktığımda.
2009’un 25 Haziran’ını çok net hatırlıyorum halbuki.
O sene yeniden sahneye dönecekti MJ. Daha sonra “This is It” belgeselinde görüleceği gibi yeniden devleşip eski günlerini hatırlatacağı bir dizi konser verecekti Londra’da. Hem de arka arkaya.
Çeşme’deydim. Sabah bu konserlerden herhangi birine bilet almak için uğraşıyordum. Ne pahasına olursa olsun kaçırmayacaktım elbette. Bir şekilde beceremedim ama. Ya bot’lar siteyi çökertti ya da kartla ilgili bir sorun çıktı. Birkaç kere uğraştım, sonunda “Ertesi gün denerim” diye pes edip plaja gittim. Öyle alelade bir yaz günüydü, ne yaptığımı, kiminle görüştüğümü falan hatırlamıyorum ama MJ ile ilgili ayrıntılar aklımda.
Ta ki akşam yemeği bitmiş, bomboş bir perşembe akşamı Alaçatı sokaklarına kurulmuş bir masada eve gidip uyumak ile son bir durak daha yapmak arasında gidip gelirken telefonuma mesaj düştü.
Los Angeles’tan bir arkadaşım haberin duyulduğu ilk saniyelerde “Michael Jackson ölmüş” diyordu. Bir saat içinde haber doğrulandı.
O gece her yerde defalarca MJ çaldılar, bugüne kadar hiçbir şarkısı o geceki kadar hüzünlü gelmemişti.
YENİ İŞSİZ SINIFI
Hayatımda gördüğüm en moral bozucu şehirlerden biri diyebilirim Indiana, Gary için. İşin acı tarafı, nüfusu binlerle ölçülen böyle terk edilmiş pek çok küçük şehir var ABD’nin dört bir yanında.
Bu şehirlerin ortak özelliği, belli endüstriler etrafında kurulmaları ve fabrikalar çekip gidince ya da kapanınca hayalet kentlere dönüşmeleri.
Gary’de dolu evden daha çok boş ev var. Camları tahtayla kapatılmış ya da çürümeye, kendi kaderine bırakılmış, içine yıllardır hiç kimsenin girmediği binalar... Geçmişte Jackson’ların da sahneye çıktığı kimi lüks binalar şimdi düşkünler yurdu olarak faaliyet gösteriyor.
“The Wire” dizisini izlediyseniz oradakine benzer hayalet sokaklardan ibaret Gary. Çelik fabrikası kapanınca şehir adeta zombilerin yaşam alanına döndü.
Benzer bir kriz, kömür sanayiinin çökmesiyle yaşanıyor şimdi ABD’de. Trump tam da kömür fabrikaları kapanınca işsiz kalan insanlara imkânsız vaatlerde bulunarak seçildi. Ama yeni enerji kaynaklarının ön plana çıktığı bir çağda kömür sanayii artık geri gelmeyecek, işlerini kaybeden bu insanlar için bu fabrikalar yeniden açılmayacak.