Planlamacılarının, gezginlerin ve kent romantiklerinin en büyük ideali kendi yaşadıkları şehirde de bir Central Park olmasıdır. Etrafındaki gökdelenlerin arasında bisiklete bindiği, piknik yaptığı, kuşları izlediği, göl kenarında koştuğu, kışın buz pateni kaydığı, yazın sandallarla gezdiği Central Park kusursuz bir şehircilik planlamasının ürünü gibi durur New York'un ortasında. Dışarıdan gelenler mutlaka bu parkta vakit geçirmek ister, içinde yaşayanlar karış karış gezmiş olsalar bile tekrar tekrar gitmekten sıkılmaz. Şimdi Atatürk Havalimanı yerine yapılması beklenen ve 29 Mayıs'ta Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ilk fideyi dikeceği Millet Bahçesi de bizim kendimize özgü Central Park'ımız olmaya aday gibi gözüküyor. Bizim kendimize özgü derken Türk işi demek istiyorum, çünkü Millet Bahçesi ne tam olarak "central" ne de "park." Kamuoyuyla paylaşılan planlarından görüldüğü kadarıyla ağaçlar dikilerek, alanlar düzleştirilerek, birkaç saha yapılarak park yaratılmaya çalışılmış. Şimdiki haliyle bunun etrafına dikilecek pahalı konutlara hizmet edecek bir site tesislerinden bir farkı olmayacağını iddia etmek zor. Nitekim olası Millet Bahçesi'ne itirazların arasında Atatürk Havalimanı'nın işe...