Türkiye'yi ziyaret eden Amerikalı arkadaşım hemen her girdiği ortamda mülteciler konusunun açıldığını, benim de masadaki diğer insanlar gibi bu sorunu mesele ettiğimi, acilen önüne geçilmesi gerektiğini söylediğimi duyunca tereddüt etti. Göçmen toplumu ABD'den gelen birinin bir başka göçmen toplumu olan Türkiye'deki mülteci konusunu "yabancı düşmanlığı" olarak anlaması doğal. "Senin daha önce hiç rastlamadığım aşırı sağcı yönünü gördüm," diye bana itiraz etti, ben de sarsıldım. Oysa Amerika'da "bok çukuru" ülkelerden göçmenleri istemeyen, güney sınırına duvar örülmesini isteyen Trump aşığı aşırı sağ hezeyanlarla Türkiye'deki mülteci hassasiyetini aynı kefeye koymak zor. Ama gel de bunu bir Amerikalıya anlat. Ben de denedim. "Beyaz insanların çoğunluğunun siyah olduğu bir ülkeyi yavaş yavaş ele geçirmeye başladığını düşün," diye söze girdim. "Zamanla bu beyaz azınlığın toplum nüfusunun yüzde 10'una eşit gelmeye başladığını, bir süre sonra da o ülke vatandaşlarının hayat tarzına karışmaya başladıklarını varsay. Siyahlara 'Saçınız böyle olmamalı, bu kıyafetleri giymemelisiniz, bu dansları yapmamalısınız, bu insanlarla evlenmemelisiniz, daha çok bize benzemelisiniz,' dediklerini...