KISA vadeli gündeme gelme planları yerine oturup uzun vadeli bir muhalefet stratejisi üzerinde çalışmalı... İlk başta şu felaket söylemi, rakibini öcüleştirme taktiğinden vazgeçmeli. Yok işte, onun felaket senaryosunu Türkiye’nin yüzde 50’si yemiyor... Ama tabii yapıcı olmak zor, korku üzerine söylem inşa etmek kolay...
- Muhalefetin asli görevinin iktidarın her yaptığına laf yetiştirmek değil, seçmene alternatif sunmak olduğunu kavrayıp bu yönde yeni ve özgün bir “hikâye” satmalı... Ama tabii bu çalışmayı, dikkatli bir planlamayı gerektiriyor.
- Dünyadaki siyasi trendlerin nereye kaydığını, hangi söylemlerin yükselişe geçip liderlerin neden kazandığını kavramalı. Yeni sözler söyleyenlerin yıldızı parlıyor, oysa Kemal Kılıçdaroğlu ve partisi statükoyu, ezberleri, alışılagelmişi, durağanlığı temsil ediyor. Ama tabii alıcısı olduğu sürece bilindik lafları tekrarlamak daha garantili...
- Parti stratejisini birkaç köşe yazarının, “Bravo doğru yoldasın” yorumlarına göre belirlemeyi bırakmalı, bu yanıltıcı alkışın yıpratıcı olduğunu görmeli... Ahmet Hakan onunla dalga geçiyor, övermiş gibi yaptığında... Sahiden anlamıyor mu? O köşe yazarlarının övgüsüne, milletvekilleri de Twitter takipçilerine göre strateji belirliyor. Ama tabii seçimi sosyal medyada kazanmak, sandıktan daha kolay...