Manchester'daki terör saldırısının çok net bir hedefi vardı: Genç kızlar ve anneleri. Pop şarkıcısı Ariana Grande’nin en büyük hayranı, sahnede gördükleri kadın gibi olmayı idealize eden genç kızlar. Ben bu yazıyı yazarken Manchester’dan gelen haberlerde onlarca çocuğun patlamanın çevresindeki otellere sığınıp annelerini beklediği haberini geçiyordu ajanslar.
Pek çoğu tek başına konsere gidemeyecek yaşta olduğundan annelerini de beraberinde sürüklemişti Grande’nin konser izleyicisinin neredeyse tamamını oluşturan bu genç kızlar.
Ariana Grande henüz ergenliğe bile erişmemiş bu genç kızlar için bir idol. Epey nefret edeni, müziğini eleştireni, hatta sahnede aşırı cinsellik çağrıştıran imajına karşı çıkanlar da var.
O ise coşkuyla kadın cinselliğini savunuyor, kadını yüceltiyor. Gerek kostümleri, gerekse de davranışlarıyla kendi bildiğinden bir damla bile taviz vermiyor. Aslında cinsellikle ilgili kalıplaşmış söylemlere, tabulara kendi cıvıl cıvıl kişiliğiyle saldırıyor bir yandan da. Bir kadının hem genç, hem sevimli, hem de seksi olabileceğini gösteriyor.
PLANLI BİR HEDEF
Bir yanı çocuksu bir güzelliği barındırıyor, bir yandan da kadının çekiciliğini sonuna kadar sergiliyor Ariana Grande. Genellikle onu eleştirenler, insanların belli bir kalıba hapsolmasını gerektiğini dikte eden, kadınların özgürce kendi cinselliğini yaşamasını kısıtlayan kafalar.
Bu zihniyet, genç kızların sahnede hayranlıkla izledikleri bu figürde kendi özgürlük ideallerini gördüklerini de anlamıyor. Ama dünya çapındaki milyonlarca genç kız, hiç kimseye hesap vermek zorunda hissetmeden ona hayran olmaktan, kendilerini onunla ifade etmekten vazgeçmiyor.
Zaten tam da bu yüzden Manchester’daki saldırının Ariana Grande konserini hedef alması tesadüf değil. Terör saldırısını kim yaparsa yapsın terörizmin hedefi her zaman insanları yaşam tarzından vazgeçirmek, özgürlüklerini kısıtlamak, hayatlarını karartmaktır.