Eski Milliyet binasıyla eski Hürriyet binası arasında bir yer. Eskiden her gün gittiğim ama şimdi her gün nasıl gittiğime hayret ettiğim, gideceğim diye günler öncesinden içimi endişe kaplayan bir yerde. Buralarda çalışırken İkitelli diye bilirdik bütün medya plazaların semtini, teknik olarak Mahmutbey'miş. 90'ların sonundan beri evden çalışmayı benimsemiştim, ama arada illaki yolum bu berbat semtin birbirinden berbat plazalarına düşerdi. Yolumun düştüğü o günlerde ise etrafta öğle saatlerinde kaçılabilecek Seraf diye bir yer yoktu. Belki de bu yüzden plaza medyasından hep nefret ettim. En son İkitelli'de çalıştığımda patronum olan Elçin Yahşi mutlaka Seraf'ı görmem için ısrar etti. Türkiye'de yemek işini en iyi bilen kişi Aylin Öney Tan organizasyonu yaptı ve üçümüz İstanbul'daki ulaşım sorununa meydan okurcasına Seraf'a gittik. İyi ki de gitmişiz, çünkü şimdiden tekrar yolum buraya nasıl düşer, nasıl bir bahane bulurum da yeniden burada yemek yerim diye düşünüyorum. Tabii şimdiden taksi bulma endişesi yaşıyorum. TAKINTILI BİR PATRON