Kırk yılda bir Türkçe canlı müzik dinlemeye gidiyorum, bunu hep Yaşar'a denk getiriyorum. Garip bir şekilde Türkiye'nin ruh haliyle Yaşar'ın ruh hali arasında bir paralellik kuruyorum. Sanki Türkiye umutsuzluğa kapılınca Yaşar'ın sahne performansı düşüyor, Türkiye'de bir parça kıpırdanma olunca Yaşar devleşiyor. Geçen hafta Alaçatı'da izlediğim Yaşar devleşen, oturduğu koltuktan programının son birkaç şarkısına kadar kalkmamasına rağmen bütün orkestrayı ve salonu idare eden bir ustaydı. Sesi albümlerindekinden bile daha gür, şarkıları daha bir coşkuluydu sanki. Öyle böyle eğlendirmedi, bir an bile yerimize oturmadık galiba. Tahmin ettiğimden bile daha fazla şarkısını ezbere bildiğimi fark ettim; tamamen Kral TV yıllarında, rastgele taksi yolculuklarında, kimi gece kulüplerinde ya da dışarıdan geçen arabalardan duyarken oluşan bir bellek bu. Bir Türkiye hafızası diyemeyeceğim, zira Yaşar'ın şarkılarının Türkiye'nin politik dönemeçlerine film müziği olduğu söylenemez, sözlerinde böyle göndermeler de yok. Ama şarkıcının ülkenin ruh halini yansıtan bir tarafı var.