GEÇMİŞ seçim sonuçları iki gerçeği kanıtladı. Birincisi, Türkiye'de seçmen çoğunluğu ideolojik saplantılardan uzak, "Ne sağcıyım ne solcu, futbolcuyum futbolcu" diskuruna yakın. Ayrıca, bilmediği, kendisine uzak denizlere açılmaktansa genelde bildiğini yapmaya, bildiğiyle yola devam etmeye meyilli. Demirel'in "Altı kere gitti, yedi kere geldi" klişesinin toplumsal altyapısı var. Ancak diğer bütün şartlar tükenip gerçekten mevcut düzenin parçası olmadığına inandıran bir seçenek çıkarsa alternatifi deniyor seçmen. Ama bu değişim az sayıda ve uzun aralıklarla yaşanıyor. 1974'te Bülent Ecevit'i, 12 Eylül 1980 sonrası Turgut Özal'ı, 90'larda Tansu Çiller'i, 2002'de de AK Parti'yi iktidara getiren dinamik bu yeni arayışının karşılık bulmasıydı.