MURAT Çelikkan istese çok sakin bir hayat yaşayabilirdi. Çok yönlü bir gazeteci, Hürriyet’in Pazar ekini de çıkardı, dönemin efsane erkek dergisi Max’ın Türkiye baskısını da. Aynı çizgide devam eder, birkaç dizi senaryosu ve zaten hobisi olan film yapımcılığını sürdürür, parasını kazanır, hiç başı ağrımadan kariyerini sürdürürdü.
Oysa o kendisini azınlıklara, insan haklarına, mağduriyetlere adadı. Yıllarca Radikal’de çok az okunan bir köşeyi ısrarla yazarken tek bir amacı vardı: Küçük insanların mağduriyetlerini anlatmak. Ne yalan söyleyeyim, herkesin kolay kolay göze alamayacağı bir kariyer tercihi. En basitinden maddi bir karşılığı yok, onu bırakın karşılığında aldığınız alkış bile sınırlı...
Ama Çelikkan bu yolu seçti. Bu yüzden Özgür Gündem Gazetesi’nde sadece bir gün genel yayın yönetmenliği yaptı. Özgür Gündem’le bir ilgisi yok, yayın çizgisiyle de... Bir günlük yayın yönetmenliği sembolik zaten.
BASIN ARİSTOKRASİSİ
Başkalarının da yargılandığı davada sadece bir günlük yayın yönetmenliğinden dolayı hapis yatıyor. 45 günün sonunda belki iyi halden salınır diye umut ediyorduk, olmadı. Çelikkan adeta unutuldu içeride.Kadri Gürsel ve Nazlı Ilıcak kadar medyatik olmadığı için hakkında köşe yazıları yazılmıyor.
Oysa Çelikkan basın aristokrasisinden geliyor...
Annesi Esin Talu Çelikkan 25 yıl TRT’de çalıştı, Türkiye’de çok okunan Amin Maalouf’un kitaplarını çevirdi. Dedesi Ercüment Ekrem Talu efsane gazetecilerden... Zaten Murat Çelikkan’ın da ilk adı Ekrem. Bu isim, büyük dedesi Recaizade Mahmut Ekrem’den geliyor, Türk edebiyatının ilk büyük romanlarından Araba Sevdası’nın yazarı...
Ailede kimler yok ki... Türkiye’nin ilk spor spikerlerinden Muvakkar Ekrem Talu... Bizim gazetenin yazarı Umur Talu ise Çelikkan’ın kuzeni... Keza