2008 yılında "Dağdaki çobanla benim oyum eşit mi, diye sorguluyorum" demişti ve bu sözler hiç unutulmadı. Bu sözü söylediği TV programını dün yeniden izledim. Aslında ne demek istediğini tam anlatamıyor, programın diğer konukları da bu provokatif tespit karşısında ne diyeceklerini bilemiyor. Hatta Kayacı "Ayak takımının iktidara getirdiği bir partiden şikayet etmiyor musunuz" diyerek daha da net vurguluyor ne demek istediğini. Bu sefer ortalık iyice karışır.
O gün de, o günden beri de bu sözler elitist bir hezeyan olarak yorumlandı, Kayacı'nın üzerine gidildi, kimileri içten içe söylediğine katılsa bile demokrat görünmek uğruna onu kınadı. Ama öyle ya da böyle bu tespit tarihe kaldı.
Tabii durup dururken aklıma gelmedi Kayacı. Rosenberg'in tespitine göre demokrasinin bitişinin sorumlusu sistemin nasıl işlediğini duygusal ve zihnen kavramakta yetersiz olan insanlar. Düşünmekle uğraşmayan, doğru bilgiye ulaşmak gibi bir beklentisi olmayan bu kitle özellikle sağcı politikacılar tarafından kullanılmaya müsait olduklarından yanlış, yani anti-demokratik kararlar veriyorlar. Demokrasiyi bu insanlardan nasıl koruyacağız?