Gerçekten tozu dumana katan bir süreç yaşıyoruz. Ülke paramparça
ve bu da iktidarın bir ürünü. iktidarın Ataşehir adayı, Türkiye’nin
kuruluşuna saldırıyor, “Öyle bir düğüm atmışlar ki, çöze çöze
bitiremiyoruz” diyor. O kadar yani! Bugün varlığını borçlu olduğu
ülkede yaşıyor, bunun bile farkında değil. Bir “siyasetçi”nin kendi
ülkesine böylesine saldırısını dünyada görmek mümkün değil.
Öte yandan bir de topluma saldırı var! “Milletim” diye diye iktidar
erbabları, insanların birlikte yaşayamadığı bir ülke yarattılar.
Nefret ki diz boyu!
Beka sorunu diye ileri sürülenlerin hepsinin toptan palavra
olduğunu, sadece yaratılan bu düşmanlık bile anlatmaya yeter.
Milliyetçiliğin parçaladığı millet
“Yaratılan düşmanlık” dedim, altını çiziyorum, tıpkı yaratılan
gerçek ötesi aslı astarı olmayan politikacı hikâyeleri gibi bir
şeyin ötesinde, çünkü bu düşmanlığın aslı astarı var. Kendisine
milliyetçi - Türkçü diyen partinin lideri bile bu parçalanmanın en
büyük destekçilerinden biri olarak vitrinde! Ülkenin büyük
çoğunluğunu teröristlerle bir tut, aşağıla!
Neden? Yerel seçimlerde Ankara ve İstanbul gibi merkezi yerleri
kaybetmemek için. Daha dün birbirlerini cehennemin dibine iten iki
partinin, kişisel ve partisel varlıklarını ayakta tutmak için
bütünleşmeleri neyin pahasına? Oy farkı
artacak
Milliyetçiliğin amentüsü olması gereken “ülkenin birliği ve
bütünlüğü”nün yerlerde süründüğü zamanlardan geçiyoruz!
Yarın tekrar aslımıza döneriz diye düşünenler varsa, bunun siyasi
bedelini ödemeyi de hesaplıyorlardır.
Ülkenin bu durumu, hangi ödenecek siyasi bedelle telafi
edilebilir?
Meydanla...