CHP kurultaylarında sürekli izlediğim Muharrem
İnce, büyük bir mücadeleci yapıya sahip bir siyaset
insanı. Cumhurbaşkanı adayı olarak kariyerinin tepe noktasına
ulaştı.
CHP’ye alanlarda meydan okuyacak, rakiplerinin dillerini çok iyi
konuşacak, polemikse dibine kadar yapacak yüksek enerjili bir aday
gerekiyordu. Kılıçdaroğlu uzun süre önce aday
olmayacağını açıklamıştı. Onun yerine süreci yönetmeyi üstlendi ve
gelinen nokta gerçekten başarıdır. Böylece AKP’ye karşı meydan
okuyacak yeni bir ses olarak İnce, CHP’nin ve Kılıçdaroğlu’nun “en
önemli savaşçısı” olarak meydanlara çıktı.
AKP, asla anlayamayacağı bir kültürle karşılaştı. “Lider dediğin
her şeyi yapar” anlayışı, kolektif başka irade ile karşılaşınca,
çuvallıyor. On paralık yorumlar ileri sürülüyor: “Kılıçdaroğlu,
partideki konumunu kaptırmamak ve harcamak için İnce’yi aday yaptı.
Nasılsa kazanamayacak.. CHP’nin hiçbir zaman iktidar olma meselesi
olmadı.. İşleri güçleri Erdoğan’ı başkan yaptırmamak için
uğraşmak..”
Üstelik bu yorumları akademik unvanlı, ama esas işi iktidar
propagandası yapmak olanlar da servis ediyor ve hepsi tek ağızdan
konuşuyor. Belli ki CHP’yi aşağılama programı ellerine
verilmiş.
‘Koltuğu yitirmemek’ için
Kılıçdaroğlu’nun “koltuğu yitirmemek” diye bir
sorunu var mı? En iyisini kendisi bilir şüphesiz. Ama düşüncem:
Gerektiğinde bırakır.. Ayrıca parti iradesi şüphesiz ki tamamen
delegeye ipotek edilmemiştir. Delege, zamanı geldiğinde güçlü bir
lider değiştirme iradesini geçmişte gösterdi.. Ayrıca delege son
iki kongrede, Muharrem İnce’yi başkanlığa getirebileceğinin güçlü
işaretlerini verdi ve Kılıçdaroğlu da bunu net gördü.
Bir partinin...