Trump’ın, Cumhurbaşkanı
Erdoğan ile telefon konuşmasında “Suriye’den geri
çekiliyoruz” açıklaması şaşkınlık yarattı.
Düne kadar, bu köşede de yazılıp çizilen ve söylenen ABD’nin
politikasının görünümü şöyleydi:
a) Suriye’yi kesin parçalamak ve bunun aracı olarak PKK-PYD güçlü
yapılanması, dahası devletçiği yaratmaktı.
b) ABD böylece hem İsrail’e önemli destek ve Ortadoğu Arap
ülkelerine karşı bir çıban başı yaratacaktı. Böylece bir İslam
coğrafyası düzenli ve sürekli bir savaş odağı olarak kalacaktı.
İslam coğrafyasının bu bölümü asla kalkınamayacak, etnik ve
mezhepler arası kışkırtmalar içinde yaşayıp gidecekti.
c) Dahası, burası İran’a karşı gerektiğinde bir üs olarak
kullanılabilecekti. 60-70 bin kişilik ağır silahlandırılmış PKK
ilişkili PYD ordusu gerektiğinde de İran’a karşı hazırlanıyordu.
Tabii bu ordunun öncelikli görevi, Suriye’nin kesin parçalanmasına
hizmet etmek ve Türkiye’ye karşı da güçlü bir tehdit olarak
kullanmaktı. Irak’a karşı da!
d) Suudiler bu amaçla da silahlandırılıyor,
Suudi-İsrail-Mısır-Amerikan aksı da tüm bu politikanın güçlü bir
dayanağı olarak inşa ediliyordu.
Bu şimdi ne kadar sona erdi? Kaybeden ABD
Şu notu öncelikle düşelim: Bu politika, Obama ve
21. yüzyılı Amerikan yüzyılı ilan eden neocon –yeni
muhafazakârların ve Pentagon’un politikasıydı.
Trump ve adamları ise, tüccar- bir iş insanı olarak farklı
bakıyordu. Çünkü pek çok şey değişmişti dünyada, öncelikle Amerikan
iş alanları dünyanın ucuz üretim bölgelerine akmıştı.. Neocon
politikası iflas ve gerileme üretmişti.
Rusya ABD için küresel meydan okuyucu değildi, olsa...