Aydın Doğan’ın devir teslim
töreninde “Gemiyi güvenilir limana çektim” sözlerine
takılmayacağım. Buna kendisi ve medya patroniçeleri - yöneticileri
olarak hayatlarını kuran kızları şüphesiz ki inanmıyor. Paraların
üzerine yatıp mutlu bir yaşam sürülmeyeceğini onlar çok iyi
bilir.
Şüphesiz ticari hayatlarını sürdürecek işleri var; mesele, ailenin
toplam olarak “başka çare kalmadı.. bu iktidar bizi mali olarak da
yok edebilir, içeri atabilir” kıskacı içine alınmış olmasıdır!
Bu açıdan bakıldığında aile üyeleri, satışı “kârlı bir
iş” olarak kabul ediyorlardır.
“Ver malını, al canını, rahatını, özgürlüğünü... Artık normal bir
yurttaşsın, sana saygımız sonsuz!” Bahtı kara
Türkiyem!
Zaten aile “Aydın Doğan iyi bir
tüccardır” dememiş miydi?
Ne diyeyim: Bahtı kara Türkiyem!
Bunu salt Doğan Ailesi için söylemiyorum.
Aynı zamanda Demirören Ailesi için de!
Satan da alan da aynı siyasi kıskaç içinde hareket ediyor.
Yani bir çember, eskilerin “fasit daire”si içindeler. Çıkış yolları
kapalı!
Bu daire Türkiye’de ana akım gazeteciliği de kapsıyor.
Bahtı kara Türkiyem: Doğru ve tarafsız bilgilendirme - analiz hakkı
giderek gasp edilen toplum için de.
Ve Ziraat Bankası’na bu satış için 675 milyon dolar kredi açılımı
için de... Ana akım medya kalıyor mu?
Soru şudur: T...