Okur, abesle iştigal diyorsun, bilinen üzerine o soru işareti de
ne ola, diye sorsa haklıdır şüphesiz. Ama en azından tartışılmayan
bir konuyu kenarından tutup gündemin ortasına çekmekte sonsuz yarar
var. Çünkü, yaşanmakta olan çok yönlü ve her yönden büyük düşüşten,
partiyi ve yöneticilerini sorumlu tutuyor. Yakın geçmişte belediye
başkanlarını görevden almıştı, şimdi adeta mumla adam arıyor,
partiyi yeniden “eski şaşaalı dönemlerine götürecek ve yüklenecek”
Ömer’ler... Bunu parti toplantılarında dile getirirken birileri de
ekliyor, aynı zamanda Ayşe’ler.. Kendisi de, evet Ayşe’ler ve
Hatice’ler diyor.
Zor durum. Çünkü onlar artık yoklar. Hepsi yükünü tutmuş, 17 yılda
orta sınıf ve üzerine atlamışlar, bir azınlık da büyük zenginler
sınıfına katılmış. Belediye ihaleleri, iktidar ihaleleri deve
yükleriyle götürülmüş. İlk başta bu tip insanlar kendilerini
bekleyen mutlu gelecek için kelle koltukta yarıştılar, mücadele
ettiler. Şimdi ise hangi Ömer’lerden Ayşe’lerden falan
bahsedebilirler ki.. Sadece nostaljik bir anı olarak dile
getiriliyor. Bir sanı, dahası halüsinasyon bile denebilir.
Durmadan çatışan ülke
Parti oyu artı, Cumhurbaşkanı yüzde 36.5’e düşmüş.
Türkiye ekonomisini batırmışlar. Aileler perişan, bugüne kadar
yaşamadıkları bir darboğaza sürüklenmişler.
10-12 yıldır adeta bir “savaş ortamı” varmış gibi bir ülke
yarattılar.
Yurtta barış dünyada barış sloganı, yurtta kavga dışarıda kavgaya
dönüşmüş.
Ülkenin temel insan, üniversite, gençlik, eğitim, kültür, çağdaş
dinamikleriyle oynayıp büyük bir geri dönüşü, çağdaşlıktan kopuşa
kapıları açtılar.
Durmadan savaşan bir ülkeye imza attılar: De...