Altılı masa büyük travmaların tamir yeri mi?
Gelecek Partisi (GB) lideri Ahmet Davutoğlu altılı masada tartışılması gereken fakat henüz ele alındığına ilişkin bilgimizin olmadığı bir konuyu, TV ekranlarından dillendirince hiç tartışmasız en önemli polemik konusu oldu. Kaç gündür altılı masa ateş altında. Bir ateş topunu, dışarıdan bir vole ile masanın üzerine yerleştirdi. İktidar cenahı saldır babam saldır halinde.
Sonradan tevil etmeye veya daha açıklayıcı davranmaya kalkıştıysa da söylediklerinde değişen bir şey olmadı.
Konuşmasında Cumhurbaşkan yardımcısı oldu, bir bakanlık da aldı; bunlar otomatik, arkasından bakanlıklar paylaşımına el attı. Yetmedi Meclis’te grup kuracak sayıda milletvekili istedi: 20 adet!
Kimden? CHP’den!
En çok tartışılan, seçilecek başkanın yardımcılarının onayı (imzası ile!) ile hareket edebileceği, karar alabileceği, kararname imzalayabileceği.
İstişareden bahsetmiyoruz, imzalı onay.. Eğer bu yapılmazsa Ahmet Bey kurulan hükümeti dağıtmasına ve Meclis’in yeni seçim kararı almasına kadar götürdü işi... Şimdilik anketlerde yüzde 1 etrafında dolanan “milli irade oyu” ile.
Davutoğlu’nun bu açıklamalarına bakıldığında, kimileri “güç zehirlenmesine” maruz kaldığını bile söyleyebilir.
Önce 20 milletvekili konusu, şüphesiz bu CHP’yi ilgilendirir, fakat bunu duyunca, Davutoğlu’nun bundan sonraki adımda CHP başkanlığını isteyeceğini düşündüm!
Varsayımlar şöyle: Başkan adayı CHP’den gösterilecekse, CHP de bunun bedelini ödemeli!
Kendisi? Altılı masa içinde muhafazakâr kanadı temsil ediyormuş. Şöyle bir çıkarsama mı yapsak: Türkiye’de toplum ağırlıklı muhafazakâr olduğuna göre, temsilcisi de GP ve başkanı Davutoğlu.. Ben mi yanlış çıkarsamalar yapıyorum yoksa Davutoğlu mu Kafdağı’nı aşıyor, bilemedim.
Muhafazakâr kanat GB ise, İYİ Parti sosyal demokrat, CHP sosyalist (içinde muhafazakâr çok seçmen olmasına rağmen), hadi DEVA liberal, Saadet’i bir yere koyamadım.. Belki “aşırı muhazafakâr” mı diyeceğiz? Demokrat Parti de var..
GEÇMİŞTEN ESİNTİ…
Davutoğlu, henüz cumhurbaşkanı partili olamaz kuralı yürürlükteyken
ve RTE Cumhurbaşkanlığı’nı devralmışken, zorunlu olarak
AKP’nin parti başkanlığına getirilmişti Erdoğan tarafından.
Neden Davutoğlu? Partinin eğilimi tabii ki,
Cumhurbaşkanlığı’nı henüz devretmiş olan Abdullah
Gül iken, RTE onu saf dışı bırakacaktı.