27 milyon 900 bin kişi ülkemizde sefilleri oynuyor...
Yukarıdaki başlık bana ait değil. Doğan
Kuban Hocam yine yazıma manşet oldu! Bugün
İstanbul’da yarın da bütün Türkiye’de
bulabileceğiniz Herkese Bilim
Teknoloji dergisindeki kapak konusu yazısı, insani,
vicdani ve toplumu
değiştirecek olağanüstü bir
öneri sunuyor. Yazının ana fikrini yazacağım, ama önce benden
birkaç söz:
Bu berbat dünyada daha iyi ve mutlu yaşamanın bir yolu yordamını
aramıyor muyuz biz “alttakiler”, “iktidar dışındakiler”,
solcular- demokratlar-ilericiler... Dünyadaki siyasi ve toplumsal
ilişkileri değiştirebilmek için kendini ortaya atan
herkes...
İktidara gelince ne halt edeceği konusunda halka bir umut veremeyen
siyasi partiler, ağızlarında lafı eveleyip geveleyenler... Yapısal
ve köklü bir toplumsal değişiklik konusunda aciz kalan
herkes.
İşte size bir öneri: Anayasanın diyelim ki ilk
maddesi “Bu ülkede kimse aç bırakılamaz
ve kalamaz, ülkeyi yönetenlerin en baş anayasal görevi,
bunun için gerekli tüm önlemleri derhal almaktır ve bunu
sürekli kılmaktır...”
“Açlık”, yoksullukla eşdeğerdir.
Yoksulluk nedir? Ülkenin yaşam ortalamasının çok altında
yaşamaktır. İnsani beslenme, barınma, temel ihtiyaçları için
gerekli maddi koşulların sağlanmasıdır.
Dün TÜİK verileri açıklandı. TÜİK’e göre, aylık geliri
• 520 TL’den az olanlar yoksul (toplam sayıları 11.2
milyon);
• 624 TL’den az olanlar göreli yoksul (16.7 milyon
yurttaş)
Yani, 27 milyon 900 bin kişi ülkemizde sefilleri oynuyor.
Eşitsizlik artmış. Bu ne biçim yönetim... 500-600 TL ile insan
ancak sürünür...
Şimdi gelelim Kuban’ın devrimci önerisine...
Kuban diyor ki:
Yer darlığı nedeniyle çok özetleyeceğim, ama
bu dünyanın
rezilliğinin mükemmel
fotoğrafını çeken ve önerilerde bulunan yazının
bütününü okuyun...
“Her gün daha zengin olmak için yollar arayan sözde
insanlığın, bir milyar insanın aç bırakılmasını günümüzde
kabul etmemeliyiz. Bunu gösteriş, reklam, politik
propaganda olarak yapmak da insan haysiyetine
yakışmıyor. Gerçi insanlardahaysiyet sorunu da,
açlık gibi, yaygın bir özellik haline
geldi...
“Yine de önce açlıktan başlayalım. Belki o vesile ile
haysiyet, namus, hoşgörü, acıma gibi tarihi, insani ve
dini değerler yeniden değer kazanır. Bunun, kapitalistdünyada,
kolay bir savaş olmayacağını biliyoruz. Fakat biz bunu
başaran ilk ülke olabiliriz!
“... Doyacak mide de belli. Doyuracak gıda da...
Ekonomistler büyük kuramlar üretiyor. Ama açların sayısı
artıyor... Aç insanları düşünerek kanı donan belki
kimseyoktur. Biz insan ve ölümü doğal fenomen olarak görmeye
alıştırılmış canavar bir soyun üyeleriyiz. Oysa hiçbir
din de ‘hemcinslerinizi aç bırakabilirsiniz’ demiyor.
Açların yemeklerini çalanlar