Ankara’nın Suriye sınırında güvenlikli bölge oluşturma
açıklamalı, ÖSO’yu (Özgür Suriye Ordusu) “öncü savaş gücü” olarak
kullandığı askeri operasyonu, IŞİD’in elindeki El Bab önlerinde.
Bir de El Bab kapılarına dayanan, ülkesini kurtarma mücadelesi
veren resmi Suriye devleti var, tabii yanında da müttefiki
Rusya.
Meseleyi soruyla açalım, çünkü komik veya traji-komik bir durumla
karşı karşıyayız: El Bab’ı kim ne adına “kurtaracak”? Suriye’yi
anlarız: Kendi işgal altındaki topraklarını IŞİD’den kurtaracak.
Peki, Ankara El Bab’ı kim için kurtaracak?
El Bab’ı kim niçin kurtaracak?
ÖSO ile Suriye ordusu arasında bir işbirliği mi var? Yok. Türkiye
ile Suriye arasında? Yok. O halde El Bab’ı, iki ayrı güç,
birbirinden bağımsız kurtarmak veya ele geçirmek istiyor.
Meseleyi çok mu bilinmeyen bir şeyi yazar gibi yaptım?!
Ankara, El Bab’ı, eğitip silahlandırdığı ve arkasında, sağında,
solunda koruyup kolladığı ÖSO’nun yönetimine, denetimine katmaya
çalışıyor. Bu açıkça Suriye’den “kurtarılmış bölge” inşasıdır.
Tüm güçler de bunu biliyor. Dün yazdığım gibi Suriye’de Türk Özel
Kuvvetleri’nin merkezinin 24 Kasım’da vurulması, hem Rus uçağının
intikamının alınması hem de Ankara’nın niyetine yönelik bir
ikazdı.
El Bab’da Suriye ve muhalif ÖSO’nun (arkalarında tabii ki Rusya ve
Türkiye’nin) çatışma olasılığı var mı? Mümkündür, eğer ÖSO geri
durmazsa... Eğer Suriye bu kenti alırsa, sonra ÖSO’nun
kontrolündeki Türkiye sınırına doğru topraklarını da geri almak
ister mi istemez mi?
‘Bedeli ne olursa olsun!’
Ankara, önce sınırın IŞİD dahil tonlarca teröristin girip çıktığı
bir kevgire dönüşmesine göz yumduktan sonra, politikasını
değiştirmek zorunda kaldı ve IŞİD’i hedef aldı. Ankara’nın,
Suriye’nin çeşitli güçlerle işgal edilmesiyle, sınırındaki hem
yoğun göçler hem “terörist devletçikler” oluşumunu ülke güvenlik
meselesi olarak görmesinin çok anlaşılır yönü var.