Orhan Bursalı Cumhuriyet Gazetesi

Aziz Sancar’ın ‘yeni bombası’ ne?

Önceki gün gazetelerde yer alan haber merak uyandırdı! “Bomba haber.” Evet Sancar hangi araştırmasıyla yeniden ilgileri üzerine çekecek? Vallahi bilmiyorum! Yani “bomba” haberi! Gazeteden de sordular.. Ben de bi sorayım...

14 Aralık 2015 | 372 okunma

Önceki gün gazetelerde yer alan haber merak uyandırdı! “Bomba haber.” Evet Sancar hangi araştırmasıyla yeniden ilgileri üzerine çekecek?
Vallahi bilmiyorum! Yani “bomba” haberi! Gazeteden de sordular.. Ben de bi sorayım dedim ama Sancar’a ulaşamadım. Demek ki sakladığı “bombalar” var.. Aşkolsun ona!
Bu işin şakası tabii...
Bilim insanları, laboratuvarlarından bilgi dışarıya sızmasını istemez. Çalışanlar, öğrenciler, akademisyenler, teknisyenler bu ilkeyi bilir, tembihlidirler. Sorduğunuzda, çalışılan konunun ana başlıklarını söyler.. Mesela DNA onarım mekanizması üzerinde çalışıyoruz.. gibi. Zaten bunu rakipler de bilir. Çünkü o laboratuvardan çıkan araştırma sonuçlarını bilim dergilerinden de izlerler.. Mesela Aziz Sancar’ın yayımlanan makalelerine bakarsanız her şeyi görürsünüz.
Araştırmacıların gözleri mesleki bilim dergilerindedir. Kendi alanlarında kim ne yapıyor izlerler.

‘Şu kavramı patentleyin: Kriptokrom!’
Üniversite laboratuvarlarındaki araştırmalar makale haline getirilir. Hangi bilimsel dergide yayımlanmasını isterseniz, oraya gönderirsiniz. Burada makaleler, önce editörce incelenir; ret veya kabul kararını verir. Kabul ederse, makale, konusunda derin bilgi sahibi olan mesela 3 hakemin eleştirisinden geçer, eksikler varsa saptanır, hakemin olumlu / olumsuz notlarıyla dergi editörüne geri gönderilir.
Fazla ayrıntısına girmeden şunu da belirteyim: Büyük üniversiteler, makaleyi, dergilere gönderilmeden önce uzmanlarına inceletiyor, patentlenmesi gereken bir yönü var mı diye. Çünkü yayımlandıktan sonra, sonuçlar kamusal nitelik kazanır. Oysa patent, üniversiteye para kazandıracaktır.
Aziz Sancar örneğin, Türkiye’den ABD’ye dönerken bir uçak dergisinde okuduğu biyolojik saat ve jet lag üzerine bir makalede parlak bir fikir yakalamış ve uçaktan inince üniversitesine telefon ederek “Kriptokrom” kavramının hemen patentlenmesini istemişti. Çünkü o sırada başladığı çalışmada aradığının “biyolojik saati ayarlayan genler” olduğunu, fikir olarak keşfetmişti. Kriptokrom, bulacağı genin adı olacaktı!
Önce fikri patentledi, sonra da hedefe yönelik araştırmalar tamamen bu fikri doğrulayan sonuçlar verdi! Bulduğu bu iki genin biyolojik saati ayarlamak için çalıştığını da ilk Sancar belirlemişti.
Bu yayın ve varsa patent süreci tamamlanmadan, araştırmacı, makalenin sonuçlarını kamuoyuyla paylaşmaz. Çünkü, aynı konu üzerinde çalışan “rakip” konumundaki laboratuvarlar pusudadır. Engelleyici durumlar bile ortaya çıkabilir.
Bazen çığır açıcı nitelikteki araştırmaların sonuçları, daha yayımlanmadan, özel basın toplantısıyla kamuoyuna duyurulur. Sonra dergide yayımlanır veya eşzamanlı olarak elektronik yayına konur.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
RTE ve Bahçeli’nin projesi: Öcalan DEM lideri, Demirtaş tasfiye 24 Ekim 2024 | 884 Okunma Parayı kontrol eden liderdir. Vasiyeti var mı? 50 yıllık iktidar sevdasının sonu 22 Ekim 2024 | 527 Okunma Ne yapmalı; pasiflikten aktifliğe yol arayışı... 21 Ekim 2024 | 99 Okunma Değersizleşen toplum ve vahşi yaşam savaşı 20 Ekim 2024 | 52 Okunma Milleti nasıl soysak, iktidar-banka el ele 17 Ekim 2024 | 145 Okunma