Önceki gün gazetelerde yer alan haber merak uyandırdı! “Bomba
haber.” Evet Sancar hangi araştırmasıyla yeniden ilgileri üzerine
çekecek?
Vallahi bilmiyorum! Yani “bomba” haberi! Gazeteden de sordular..
Ben de bi sorayım dedim ama Sancar’a ulaşamadım. Demek ki sakladığı
“bombalar” var.. Aşkolsun ona!
Bu işin şakası tabii...
Bilim insanları, laboratuvarlarından bilgi dışarıya sızmasını
istemez. Çalışanlar, öğrenciler, akademisyenler, teknisyenler bu
ilkeyi bilir, tembihlidirler. Sorduğunuzda, çalışılan konunun ana
başlıklarını söyler.. Mesela DNA onarım mekanizması üzerinde
çalışıyoruz.. gibi. Zaten bunu rakipler de bilir. Çünkü o
laboratuvardan çıkan araştırma sonuçlarını bilim dergilerinden de
izlerler.. Mesela Aziz Sancar’ın yayımlanan makalelerine bakarsanız
her şeyi görürsünüz.
Araştırmacıların gözleri mesleki bilim dergilerindedir. Kendi
alanlarında kim ne yapıyor izlerler.
‘Şu kavramı patentleyin: Kriptokrom!’
Üniversite laboratuvarlarındaki araştırmalar makale haline
getirilir. Hangi bilimsel dergide yayımlanmasını isterseniz, oraya
gönderirsiniz. Burada makaleler, önce editörce incelenir; ret veya
kabul kararını verir. Kabul ederse, makale, konusunda derin bilgi
sahibi olan mesela 3 hakemin eleştirisinden geçer, eksikler varsa
saptanır, hakemin olumlu / olumsuz notlarıyla dergi editörüne geri
gönderilir.
Fazla ayrıntısına girmeden şunu da belirteyim: Büyük üniversiteler,
makaleyi, dergilere gönderilmeden önce uzmanlarına inceletiyor,
patentlenmesi gereken bir yönü var mı diye. Çünkü yayımlandıktan
sonra, sonuçlar kamusal nitelik kazanır. Oysa patent, üniversiteye
para kazandıracaktır.
Aziz Sancar örneğin, Türkiye’den ABD’ye dönerken bir uçak
dergisinde okuduğu biyolojik saat ve jet lag üzerine bir makalede
parlak bir fikir yakalamış ve uçaktan inince üniversitesine telefon
ederek “Kriptokrom” kavramının hemen patentlenmesini istemişti.
Çünkü o sırada başladığı çalışmada aradığının “biyolojik saati
ayarlayan genler” olduğunu, fikir olarak keşfetmişti. Kriptokrom,
bulacağı genin adı olacaktı!
Önce fikri patentledi, sonra da hedefe yönelik araştırmalar tamamen
bu fikri doğrulayan sonuçlar verdi! Bulduğu bu iki genin biyolojik
saati ayarlamak için çalıştığını da ilk Sancar belirlemişti.
Bu yayın ve varsa patent süreci tamamlanmadan, araştırmacı,
makalenin sonuçlarını kamuoyuyla paylaşmaz. Çünkü, aynı konu
üzerinde çalışan “rakip” konumundaki laboratuvarlar pusudadır.
Engelleyici durumlar bile ortaya çıkabilir.
Bazen çığır açıcı nitelikteki araştırmaların sonuçları, daha
yayımlanmadan, özel basın toplantısıyla kamuoyuna duyurulur. Sonra
dergide yayımlanır veya eşzamanlı olarak elektronik yayına
konur.