Nitelikli bilimsel araştırma makale sayımızın binde bir, yani
sadece 70 tane olması (Nature Index, 2019 araştırması, dünkü yazıma
bakınız) akademi dünyamızda nasıl karşılanır acaba?
İyi araştırmaları olan bir nöroloji profesörü dostuma sohbet
esnasında bu sayıyı aktarırken, “Ooo çok iyi” demez mi! Beklentisi
çok düşük olduğu için, üniversitelerimizde bir yılda 70 üst düzey
nitelikli araştırmanın yapılmış olmasını sevinçle karşıladığını
gördüm. Bardağın dolu tarafından bakmış. Tabii bardağın en alt
çizgisinde bir doluluk olarak görmek gerekir.
Fakat ülkemizde böyle bir kapasitenin olduğunu da gösteriyor 70
sayısı. Yani bunu iki katına, üç katına çıkarmak mümkün, doğru
bilim politikalarıyla, kaliteli ve bilime önem veren üniversite
yönetimleriyle, yaptığın araştırma para getiriyor mu, diye sormayan
ve bakmayan siyasi kafaların varlığıyla.. Gençlerin önlerini açarak
ve her türlü özgürlüğü tanıyarak. Üretmemenin
bedeli yüksek
Esen Ercan Alp diyor ki:
“Yeni bir yaklaşım, yeni bir heyecan, yeni bir felsefe ve görev
duygusu ile işe koyulmak, yurtdışı bağlantıları güçlendirmek, (üst
düzey araştırma yapan) ilk 10 üniversiteyi mevcut sistemin dışında
değerlendirerek mali ve idari özerklik sağlamak, kaynaklarını
birkaç misli artırmak, öğrenci seçimlerini kendilerinin yapmasını
denemek gibi girişimler... Araştırma ekosistemini güçlendirecek,
bilimsel ve teknik altyapıyı oluşturacak olan ‘Ulusal
Laboratuvarların’ kurulması… Burada sorulması gereken soru: Türkiye
bu bilimsel atılımları yapmadığı takdirde ödeyeceği fiyat ne
olacaktır?
Her gün dışarıy...