Ortadoğu, ABD ve bazen peşindeki İngiltere gibi takipçilerinin
at koşturduğu bir alan. At koşturmak şüphesiz eski bir deyim. İzah
etmek için şöyle demeli: Ülkeleri, mezhepleri, etnisiteleri
birbirine kırdırarak, kan deryasına, milyonluk insan cesetlerine
dönüştürdüğü koca bir coğrafya.
Fotoğrafı tam görmeyenler, ellerinde vida, kerpeten vb. gibi tamir
aleti çantalarıyla coğrafyaya yaklaşanlar, ancak bu kırdırma
politikasının parçaları olabilirler. Bölge ülkelerinin kendilerine
ait büyük bölgesel, coğrafik bir planı programı yoksa,
emperyalizmin programları altında ezilmeye mahkûmlar.
Bölgenin geçmişinden çıkartılabilecek en önemli ve büyük ders
budur. Ortadoğu’da tüm olanlardan olumsuz etkilenen Türkiye için de
tamamen geçerli bir derstir bu. Doğru mu değil
mi?
Büyük güç ne yapıyor? Bölgenin dini ve kavimsel tüm birimlerini
birbirine düşman ediyor, kırdırıyor, birlikte yaşayamaz hale
getiriyor. Doğru mu?
Ve yoksullaştırıyor, ülkelerin kendi kültürel, ekonomik, bilimsel
gelişimlerini bozuyor, atılım yapmalarını engelliyor,
uygarlaşmalarına set çekiyor. Doğru mu?
Biz ve bölge ülkeleri, emperyalistlerin bu projesini boşa
çıkartacak kendi büyük projelerini koymadıkları sürece, kendilerine
çizilen kaderi yaşamak zorundalar.
Bir yırtıcı vahşi gelecek, ben bölgeden 22 yeni devletçik
çıkartacağım diyerek plan ve programını uygulamaya koyacak,
kurbanlık koyun gibi yatıracak ve bıçağıyla boğazlayacak. Durum
budur.
Bakmayın siz Afrin’e, milliyetçilik damarlarını kabartmalarına, bu
iktidar da bu planın bir parçası olarak geldi bugüne kadar. BOP
projesinin ortağı olmaktan bahsediyorum. Parçalanmaya karşı
birleşmek