Dün CHP bildirgesinde “güven
patlaması” vardı...
Kılıçdaroğlu’nu (ve CHP’yi) hiç bu kadar kendine
güvenli görmemiştim diyebilirim. Bildirgeye hâkim, konuşmasına
hâkim, konuya hâkim, iktidara saldırı dozları ayarlı, iniş-çıkış
duygu-heyecan dozu yerinde. 2011 öncesinde “CHP
iktidara gelse bu haliyle Türkiye iki yıl kaybeder, CHP
bir daha iktidar yüzü göremez..” biçiminde yazmış ve
hakaretlere uğramış yazar olarak, bu kez tam tersini söylüyorum. Bu
güven nereden geliyor, diye sordum kendime, CHP liderini
dinlerken...
Programından. Konuları iyi çalışmış, Türkiye’nin sorunlarını
içselleştirmiş ve dolayısıyla çözümlere odaklanmış olmasından. 2011
programı zayıftı. Bugünkü seçim bildirgesinin nüvesi. Yerel
seçimlerde giderek pişen bir kendine güven, epey olgunlaşarak
dün patlama yaptı.
Altı dolu bir güven yani. Ekip iyi çalışmış (Sencer Ayata ve
arkadaşlarının, katkıda bulunanların kulakları çınlasın).
Kılıçdaroğlu, bu çalışmanın seçmene yönelik en önemli vurgularını
öne çıkartarak başarılı bir şekilde sundu.
Uzaktan bakışla, CHP ülkenin çok temel sorunlarını
çözerim mesajının altını doldurdu.
Keşfedilen gençlik
Aslında bildirgenin omurgasını doğal olarak haziran seçim
bildirgesi oluşturuyordu. Orada emekliler, ikramiye, mazot olayı,
aile sigortası, demokrasi/hukuk ön planda seyrediyordu. Bu kez,
beklenmedik bir yoğurmayla, bu omurganın merkezine
gençliği oturttular...