Dünyada hiçbir imparatorluk, kendiliğinden bu gücünden
vazgeçmemiştir. Bir şekilde kaçınılmaz olarak başkaları tarafından
geçirilmiş, kendi içinde erimiş, parçalanmış, kabuğuna çekilmiştir.
Bütün büyük güçlerin sonu bu: Çöküş.
Güç, varlığını ekonomiden, zenginliğinden, askeri gücünden,
kültüründen ve yayılmasından alır. Ekonomik büyük gücü, zenginliği
yoksa, askeri gücü ayakta tutamaz. Askeri gücünü de mutlaka bir
şekilde kullanır. Henüz tersi görülmedi!
300 yıllık sanayi toplumu müktesebatı tarafından yönetildiği için
dünya, içinde yaşadığımız koşullarda da bu müktesebat geçerlidir.
Bakın, Bush gelmiş, Obama gitmiş, Trump gelmiş... Bu müktesebat
içinde yer alır hepsi ve ona uygun davranır. Diğer ülkeler
de!
Amerikalılar (Neocon), Bush ile birlikte 21.
yüzyılın “Amerikan yüzyılı” olacağı üzerine neler
döktürdüler. Daha başında, önce Irak savaşı (2003) ardından da
kapitalizmin ulaştığı küresel ahlaksızlık boyutu (2008) ABD’yi
çökertti. Çabuk yaşlandı. Roma, Osmanlı, Asya’dakiler, 17-18.
yüzyılların büyük imparatorlukları, İngiliz vb. daha uzun
yaşadılar, çünkü zamanı yaşamanın hız faktörleri değişti.
1935’e kadar
Yeni yüzyıla Çin’in damga vuracağını ilk yazıp çizenler Amerikalı
siyasi-ekonomik analistler oldu sanırım. Dahası tarih bile
verdiler. Bu ekonomik gelişme ve ABD ve Batı’nın bu ekonomik
durgunluğu ve krizi ile, Çin 1935’e kadar dünyanın 1 No’lu ekonomik
gücü olacak, dendi. Bence bu hesaplamada hız faktörünü yine de
düşük tuttular!