''Dünyanın her yerinde siyaset tabiatı icabı etki alanını genişletmek ister, bunun için sürekli sınırları zorlar. Siyasetin etki alanını genişletme çabalarına yargı alanı da dahildir, hatta en başlarda gelir. Sanmayın ki bu sorun Türkiye’ye mahsustur, Amerika’sından Avrupa’sına her yerde aynı çekişme yaşanmıştır, halen de yaşanmaktadır.''
Bu sözleri Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İdari Yargı Günü ve Danıştay’ın 154. kuruluş yıldönümünü” konuşmasında dile getirdi. Seçilerek iktidara gelmiş siyasetin başlıca meselesinin ne olduğunu çok net bir şekilde dile getiren sözler.
RTE türü siyasetçinin yargıyı nasıl gördüğünü anlatıyor: Yargıyı etki alanı kapsamı içinde görmek ve bu etki alanını mümkün olduğunca genişletmek.
İkinci bir önemli nokta, siyasetçinin etki alanını durmadan genişletmek isteğini veya mücadelesini “siyasetin tabiatı icabı” görmesi, bunu böyle kabul etmesidir.
Cumhurbaşkanı, kendisiyle yargı arasındaki ilişkiyi belki de ilk kez bu kadar net tarif etti.
Ve yargı konusunda Saray’a yöneltilen “yönetme-gütme, siyasi amaçları için kullanma” eleştirilerine açıklık getirdi.
Yani tercüme edersek gayet normal, çünkü bu siyasetçinin tabiatı gereğidir, nesini eleştiriyorsunuz bunun, dünyada bu böyle.
NERELERDE BÖYLE?
Öyle mi? Evet, bizim gibi, otoriter, hatta otokrat eğilimli siyasetçilerde ve yönettikleri pek çok ülkede böyle. Bu ülkeler genellikle ciddi siyasal, hukuksal, toplumsal ve ekonomik derin sorunlar yaşıyorlar. Demokrasi, insan haklarında, basın özgürlüklerinde, anayasal hakların kullanımında derin sorunlu, göstergelerde hep en alt düzeyde ülkeler.. Türkiye dahil.