Sorumuz şuydu: Nasıl oluyor da “eğitimli” kişiler, kişiliklerini
bireyselliklerini cemaatçiliğe peşkeş çekiyorlar? İktidarların
hiçbiri devlet görevini yerine getirmedi. Devlet, ulus devlet
olmanın karşılığında yurttaşlarına sunduğu temel sözleşmeden yan
çizdi, bu sözleşmeyi adeta rafa kaldırdı, yurttaşlarına verdiği
koruma kollama, eşit yurttaşlık, fırsat
eşitliği, hak - hukuk - bireysel adalet, eğitim,
yetiştirme görevlerini yerine getirmedi,
bu görevlerin önemli bir kısmı bilinçli olarak tarikatlara
cemaatlere devredildi, böylece yurttaş değil cemaat tarikat üyesi
olmanın kapılarını sonuna kadar açtı. Ulus devlete
tuzaklar
Bir başka açıdan girelim konuya: Düne kadar (belki sürüyordur daha)
üniversite kazanan gençlerin kayıt vb. için gittikleri kentlerde
kurulu tezgâhların haberlerini anımsıyor musunuz? Gel yardım
edelim, yurt verelim (cemaat yurtları), ev verelim (cemaat evleri,
ışık evleri vb.), üniversite kaydına da maddi manevi yardım
edelim...
Bunlar cemaatlerin gençleri kapma tezgâhlarıydı. Yurt açmak ise
aslında devletin göreviydi! FETÖ evleri hele çok disiplinliydi,
sabah namazlarından tutun F.G.’nin kitaplarını
toplu okumalara kadar... Adım adım Cemaate uygun insan yetiştirme
projesi. O kapana girince, sunulan parasal olanaklar ve ayrıca
sonrası için de iş ve güzel yaşam vaatleriyle birlikte yürüyüp
gidiyorsun.
Özel okullara ve üniversiteye hazırlık dershaneleri daha önemliydi,
çünkü daha küçükten kanca atılıyordu.
Hele ilkokullarda! Özellikle kırsal bölgelerde ana-babanın
çocuklarını tarikat yurtlarına yuvalarına teslim edildiklerini
anımsayın.
Uzun süre kaldınızsa bir aidiyet yaratı...