1910 yılı 5 Mayıs’ında Halley kuyrukluyıldızı dünyaya
yaklaşıyor. Dönemin bilim insanları
(“Felekiyat”çılar –yani astronomlar– arasında
Halley’in dünyaya çarpıp kıyameti kopartacağı, dahası suların
Viyana kapılarına kadar dayanacağı vb. gibi nikbin (kötümser)
yorumlar halk arasında revaçta ve cerideler –gazeteler– bu felaket
senaryolarını halka satmakla meşguller.. Çünkü o para ediyor!
Öyle ki, İstanbul’un en yüksek yapılarına kadar varacak suların
altında kalacağı ve / veya kuyrukluyıldızın saçaklarının insanları
cızbız edeceği korkusu yaygın! Öyle ki son anda tekneler, mavnalar
eski şilepler bile alınıp satılıyor.
Hüseyin Rahmi Gürpınar “Kuyrukluyıldız Altında Bir
İzdivaç” romanını tamamen bunun üzerine kurmuş. Mayıstan önce
basıma gönderdiği kitabının takdiminde de, bu çarpma zırvalıklarına
veryansın ediyor.
Mükemmel bir kurgu ve roman... Savaşçı kızımız
Feriha
Hüseyin Rahmi, toplumu saran hurafe, boş inançlara karşı bilimsel
bilgiyi savunan ve çağın ileri düşüncelerini kitaplarında
“konuşturan” Osmanlı’nın ve sonra da Genç Cumhuriyetin en
aydınlanmacı insanlarından biri.
Aydınlanmacı lafı bugün alçakça hakarete uğramış, küçümsenmiş ve
üzerine tepiniliyor olsa da...
Romanda kadınlar başrolde. Kendini yetiştirmiş,
bilgili, dünyayı kavramış bir genç kahraman (İrfan); kadınlar
arasında da, belki de zamane içinde bir benzeri olmayan genç bir
kız kahraman var (Feriha). Erkek kahraman ne kadar ileri olsa da,
kadınlara karşı epey erkek egemen yüklerle dolu. Kızımız ise
bilgisi ve mantığıyla, ona bile diz çöktüren cinsten.
Kadınların savaşçı öncüsü ve topluma örnek gösterilen...