Fazıl Say üzerinden
Cumhurbaşkanı’na güzelleme dizeleri düzmek, kolaycılığın ve “ah
Cumhurbaşkanım, şu Fazıl Say’ı bir dinlemeye gitseniz de, sizi öve
öve bitiremesek; Müjdat Gezen ve Metin Akpınar’a yaptığınız ve bizi
de açmazda bırakan o kötü günleri geride bıraksak..”
fırsatçılığının dışavurumudur.
Hayır, Cumhurbaşkanı’nın bir klasik müzik konserine gitmesine, bu
konserin de Fazıl Say’ın konseri olmasına hiç karşı değilim; bugüne
kadar hiç oralarda gözükmedi. Bundan aferin çıkaracak bir şey yok
ortada. Klasik müzik konserlerine, devlet tiyatrolarına düzenli
gitsin. Hatta sinemaya gidip Şampiyon filmini de
izlesin! Bugüne kadar bunları yapmadığı ayıp. Türbanlı kadınlar,
kızlar konserlere, tiyatrolara gidiyor, Reis’ten daha ileriye
geçtiler.
Güzellemelerde bulunanlar, şu soruyu da sorsalardı keşke: Sayın
Cumhurbaşkanı, himayelerinizde Cumhurbaşkanlığı
Senfoni Orkestrası icraatta bulunuyor, 16 yıldır
bir kez olsun sizi orada görmedik, neden? İnsanlığın bu müthiş
klasik müzik servetiyle bir kez olsun tanışmadınız... Paris’te
liderlerin de katıldığı konserde ise dikkatinizin epey dağınık
olduğu görüldü.
Cumhurbaşkanı şüphesiz bir siyasetçi, bugüne kadar ülkenin sanat ve
sanatçısıyla ilişkisinin hiç de iyi olmadığını gösterdi, dahası
kavga etti, saldırdı, aşağıladı; ülkesinin sanatıyla sanatçısıyla
bu kadar kavgalı, sanat birikimini bu kadar dışlayan bir lider
bulamazsınız. Dahası kendi tarafını suçladı, sanatımızı yaratamadık
diye.
Oysa ne ülke sanatsız ve sanatçısızdı ne de bilimsiz ve felsefesiz.
Ona göre, kendi buyruğu altında olmayan ne sanat olabilir ne
siyaset ne de kültür...
RTE’nin konser çıkarmasını, bugün ancak bu alanda
bütüncüllüğ...