Evet, iktidar tarafından medyanın kuşatılması ile gazete satışlarının düşmesi arasında paralellik var. Hürriyet’in 2016 - 2017 başında görünen satışı 320’ydi. 60 bin toplu alım yapılıyor ve satış 320 civarında tutuluyordu. Yani bayi net satışı, bireysel alıcı olarak, 260 bindi (özel bilgi).
Bir yıl sonra yani 2017 - 2018’i izleyen dönemde, bayi net satışı kendini korumuş, 250 - 270 bin arası gerçekleşmişti.
Hürriyet’in satılacağı haberinin duyulmasıyla net satış 210 bine kadar düştü (60 bin blok düşüş). 2018 Nisanı’ndan sonra net satışta blok düşüşler sürdü.
Bugün tiraj raporlarında görünen satış 248 bin, ama büyük ölçekli toplu alımların yapıldığı bilgisi geliyor. Kaynağına güveneceğim duyuma göre net satış 80 binin altında.
Yani 2.5 yıl öncesine kıyasla, nette 140 bin gibi bir düşüşten bahsediyoruz.
Gazetelerin pazarlama stratejileri reklam, itibar vb. açılarından, baskı ve toplu alımlarla satış göstergelerini ayarlama politikası izlerler.
Toplu alımlarda gazetelerin kayıpları sadece dağıtıma ödedikleri yüzde 10 gibi bir farktır. Toplu alımların bedelini gazete, dağıtım şirketinden, komisyonu kesilerek geri alır.
Gazeteleri öldürme mekanizması
Yani, Hürriyet grubunun satılmasıyla büyük bir kan kaybı gerçekleşti.
Bu sermaye, daha önce de, 2011’de Milliyet ve Vatan’ı satın almıştı. Abdi İpekçi’nin evrensel gazetecilik niteliklerine uygun yayımladığı ve bir ekol olan Milliyet 20 binin altında net satıyor.
Vatan’ı, 10 bin satarken 2018 Ekimi’nde kapattılar.
Şimdi sahip olduğu 3 gazetenin durumuna bakarak söyleyebi...