Şüphesiz referandum süreci ve sonuçları,
seçmen oylarına yasa tanımaz müdahale ve sandık sonuçlarını
etkileme kararları, gerçek gündemin ta kendisidir. Fakat gerçek
gündem bundan ibaret değil, yaşamakta olduğumuz haksızlıklar diz
boyu ve insanlar zulüm görüyor ve adalet için
çırpınıyor.
Mesela 9 Mart’tan bu yana Ankara’da
“İşimizi geri istiyoruz”
talebiyle açlık grevinde bulunan, akademisyen Nuriye
Gülmen ve sınıf öğretmeni Semih Özakça
gibi.
Yasasız, suçsuz, adaletsiz, yargısız kapı önüne
konan binlerceden ikisi.
Uğradıkları haksızlıkları ancak açlık grevi ile
topluma açıklayabiliyorlar...
“İşimizi geri istiyoruz.. emeğimiz,
ekmeğimiz, işimiz kutsaldır.. elimizden alınmasını
kabul edemiyoruz.. bedeli ne olursa olsun kabul
edemiyoruz.. adaletsizliğe alışmayacağız...”
Fırsatçılık ve yasa
tanımazlık
İktidar, düne kadar sarmaş dolaş olduğu,
yedirip içirip semirttiği, “Müslümandır, alnı secdeye
değer” diyerek bir dediğini iki etmediği FETÖ örgütünü, devran
döndü - yüzünü gördü ve devletten silkelemeye başladı
ya...
Fırsat bu fırsattır diyerek, özellikle devlet
kurumlarında çalışan, ama kendisinden olmadığına kanaat getirdiği
veya bildiği, eleştirel duran çalışanları da kapı önüne koydu ve
koyuyor.
Tam bir öğretmen cadı avı, akademisyen cadı
avı, insan cadı avı...
Suç yok, suçlama yok, adalet yok, mahkeme
yok...
Ama elinde OHAL var ve KHK’ler var.
Yasa niyetine, anayasa niyetine...