Torbadan bir yazı daha çıkardım. 29 Mart 2009 tarihinde “Gizli örgüt görevde” başlığıyla yayımlanmış. Tabii konu Ergenekon. Ergenekon çöktü ya...
***
Şaşırmayın, çamur her an size bulaşırsa. Çünkü, arka ve öp planda Fetocu- iktidar yanlısı gizli örgüt görevde! Gizli dediğime bakmayın, hepsi de şu sıralarda büyük bir olasılıkla “devlet memuru” sıfatıyla çalışıyor. Şüphesiz ki, arkada çalışan, büyük bir olasılıkla resmi olmayan bir çete de, devlet olanaklarını ve memurlarını kullanarak ön saftakilere “mal üretiyor”...
Bu malın dağıtımı da, zincire bağlı medya organları, kişiler, yazarlar, bazen resmi görevliler aracılığıyla propaganda malzemesi olarak yapılıyor... Bu medyadan kimi resmi iktidar odaklı, kimi Amerikan ve CIA bağlantılı ve Feto odaklı... Ama hepsi iktidar bağlantılı ve tek amaca hizmet ediyorlar. Askerlerin, örneğin 1997’nin 28 Şubatı’na doğru giderken örgütledikleri propaganda zinciri, bunlarınki yanında bir hiç kalır!
Farkında değil misiniz?
Güçlü bir çete, işi iyi yönetiyor! Devletin pek çok kurumu da hizmetlerinde...
***
Uğur Dündar’ın ve eşinin adı, Ergenekon iddianamesinde geçiyor, sanık falan değil, ama uyduruktan birine bir şeyler söyletmişler, Brezilya’ya gidiyormuş sık sık... Rezilliğe bak! Bunun davayla ilgisini aramayın, ama iktidara muhalif herkesin bir şekilde itibarını yerle bir etme niyetiyle ilişkisini sorgulayın...
Şu sıralarda “Ergenekon avcıları” son numara olarak, aralarında pek çok gazetecinin de olduğu, gözlerine kestirdikleri insanların “banka kasaları” iddiasını ortaya attı. Bu amaçla da MASAK devreye sokuluyor! Hakkında, görevini yapmak değil, yapmamak için kurulan örgüt olduğu eleştirileri ortalıkta dolaşan MASAK, birden Ergenekon’da görev üstlendi!
Peki neden, aslında tarafsız olmaya da gayret gösteren bazı gazetecilerin isimleri ortaya atıldı? Korkutup sindirmek ve tarafsız gibi görünmelerini bile engellemek!
Pek çok iddialar CIA-Feto odaklı olmak suçlamasıyla karşı karşıya olan “demokrat” gazetecilerce ileri sürülüyor... Şeffaflıksa, bu gazete, kendi muhasebesini açar, isteyenlere inceletir! Böylece hepimiz ne kadar dürüst, saf ve sapına kadar demokrat olduklarını görürüz.
Güç yozlaştırır
İktidar partisi liderinin yerel seçimlerde gösterdiği insanüstü büyük gayretkeşlik, siyasilerin, hele dava adamı siyasilerin, sınırsız bir iktidar gücüne ulaşmak için, gözlerinin ne kadar kara olabileceğini gösteren tipik bir örnektir!
Mutlak bir güce ulaşma çabası, demokrasilerin baş belasıdır!
Güç, iktidar, zaten her zaman en büyük yozlaştırıcıdır, kötülüklerin kaynağıdır!
Hele hele, gücünü her nereden alırsa alsın, ister silah ister halk, mutlak ve tartışmasız bir güce ulaşma isteği ve çabası, en büyük yozlaştırıcı ve en büyük tehlikedir.
Benim için, aslında demokrasiler için de, halkın/seçimlerin siyasiye vereceği mutlak güç desteği ile, silahın askere vereceği mutlak güç desteği arasında zerre kadar fark yoktur!
Demokrasi, güçlerin temerküzü değil, güçlerin dengeli bir şekilde temsil edildiği rejimlerin adıdır.
Ben muhalif bir insanım. Muhalif olmanın erdemlerine inanırım! Hele hele demokrasilerde ve iktidarlara karşı!
İktidarda “kendi partim” bile olsa, seçimlerde ona karşı oy kullanmak, hele hele, zaten büyük bir güce ulaşmış bir iktidar söz konusuysa, muhalefetin ona karşı bir denge oluşturması, benim için çok daha önemlidir! Çabam, iktidar karşıtlarının da mümkün olduğunca güçlü olmasına yardımcı olmaktır!